bitmiş savaştır. ayrıca serdar ortaçın bir günahı yok hepsi plak şirketlerinin mühendislerin halt yemesi
loudness war veya loudness wars, 2000'lerin başında "bunun sesi daha yüksekmiş bu daha güzel şarkı" diyen dinleyicileri kafalamak için plak şirketleri arasında çıkmış bir savaşın adı. aptal özürlü plak şirketi sahipleri para babaları da "ağğğ ses daha çok olsun daha çok daha fazla gaza getirsin" diye diye bunu körüklerler. bu amaçla da şarkı hayvanlar gibi distortion ve clipping'e uğratılır, tizleri aşırı parlatılıp midleri yok edilir. bi davul vurmaya görsün vokali bastırır vokal duyulmaz olur. tıs tıs tıs diye değil cors cors cors diye çalan ziller duymaya başlarsınız.
tabi bitme kısmından da bahsetmek lazım, artık müzik streaming servislerinden dinleniyor ve bu adamların da kuralları var. sesin yüksekliği lufs adlı standartla belirleniyor. misal spotify sen ne kadar sesi yüksek yapmaya çalışırsan çalış senin yaptığın işi ben -14 integrated lufs değerine çat diye indiririm diyor. yani sen yüksek volümlü şekilli şüküllü kulağa herkesten daha havalı gelen bir iş yapayım derken aslında yaptığın işin sesini kıstırtıyorsun adamlara. bu işin bir diğer zalım tarafı da bir albümü baştan sona dinlemeye kalkarsan albümün tamamını tek parçaymış gibi ele alıp ortalamasını -14'e sabitliyor, yani içlerinde bir tane hayvan gibi sesli parça varsa o biraz fazla duyulacak diye öbür parçalar hep yerin dibine gömülüyor. bu yüzden mesela sözlük albümlerine gelen parçalar eğer benim elimden geçerse; fazla yüksek gelen parçaları bizzat kendim, hem de intikam alıyormuşçasına bir zevkle, gözümü bile kırpmadan kısarım. ben, yaşar usta gariban transientlerimin hakkını yedirmem kimseye*
şaka bir yana ben kendi kendime yaptığım şeylerde hep transientlerden dinamik aralıktan taraftayım zaten. kötü olsun bizim mixler masteringler, bağırınca bağırdığımın duyulması benim için daha öncelikli*
son cümle olarak şunu yazayım 2020 sonrasında prodüktörler arasında bass wars gibi bir şeylerin başladığını görüyorum ben. bass'a daha çok yer açılsın diye vokaller bile 500 hz'den kesilecek neredeyse. kulağıma pek doğal gelmemekle birlikte ben de güncelin getirdiklerini öğrenmeye yapmaya çalışıyorum tabi bakalım neye dönüşecek müzik
metallica'nın death magnetic albümü de oldukça sağlam şarkılar barındırmasına rağmen,zamanında bu prodüksiyon garabeti yüzünden dinleme keyfinden çok kaybetmiştir. (bkz: rick rubin) neyse ki sonradan remaster versiyonları çıktı.
bol'da yer alan içeriğin doğru veya güncel olduğu hiçbir şekilde iddia veya garanti edilmemektedir. burada okuduklarınız sizi dehşete düşürürse türkçe rap ansiklopedisine de göz atmayı deneyebilirsiniz. hukuka aykırı olabileceğini düşündüğünüz içerikler titizlikle incelenip gereği düşünülmektedir. sözlüğü reklamsız görüntülemek isterseniz üye girişi yapabilirsiniz. soğuk içiniz.