Azerbaycan cumhurbaşkanı Aliyev, eşi Mihriban'ı birinci cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atadı. Kocasına bi şey olursa, Azerbaycan'ı Mihriban yönetecek.
*
Memleket babasının malıydı.
Tapusunu eşinin üstüne yaptı.
*
Yönetim tek elde toplanmıştı.
Artık “tek evde” toplanmış oldu!
*
Çünkü…
*
Ebulfez Elçibey.
Azerbaycan'ın elbet bir gün bağımsız olacağına, halk egemenliğine dayalı demokratik bir cumhuriyet olacağına inanıyordu.
Rol modeli Mustafa Kemal'di.
“Men Atatürk'ün esgeriyem” diyordu.
Tutuklandı.
1.5 yıl hapis cezası verdiler.
KGB zindanlarında, taş ocaklarındaki ağır şartlarda hayatta kaldı.
“Çok işkence gördüm, çok çektirdiler, hiçbirine yanmam da, Atatürk rozeti vardı yakamda, onu aldılar elimden, ona yanarım” diyordu.
Çıkar çıkmaz, bağımsızlık mücadelesine kaldığı yerden devam etti. Azerbaycan Halk Cephesi'ni kurdu.
Bir yandan özgürlük, bir yandan Ermenistan'a bırakılan Türk topraklarını geri almak için boğuştu.
Sovyetler dağılınca, Azerbaycan cumhurbaşkanı oldu.
İlk resmi seyahatini Türkiye'ye yaptı, Anıtkabir'e gitti, şeref defterine “ey böyük Türk'ün böyük komutanı, seni ziyaret etmekle özüm ve bütün milletim adına şeref duydum” diye yazdı ve aynen şöyle imzaladı, “senin esgerin, Ebulfez Elçibey.”
Anıtkabir'den sonra TBMM'ye gitti, kürsüye çıktı, milletvekillerimize hitaben aynen şunları söyledi: “Biz bu mücadeleye başlarken, bana sordular, ne yapacaksınız, onlara dedim ki, yolumuz Mustafa Kemal'in yoludur, demokrasi devleti kuracağız!”
Böylesine yurtsever…
Böylesine demokrasi aşığıydı.
Sözde değil, özde Atatürkçüydü.
Atatürk devrimlerini Azerbaycan'da gerçekleştirmeye başladı, Kiril alfabesinden Latin alfabesine geçti, devletin resmi dilini Türkçe yaptı, milli para bastı, Ruble'den Manat'a geçti, Rus ordusunu Azerbaycan topraklarından çıkardı, petrol ve doğalgazda “milli menfaatler” çerçevesinde anlaşmalar imzalamaya başladı.
Elçibey telefona sarıldı, Ankara'dan yardım istedi.
Ancak… Büyük hayal kırıklığına uğradı.
Çünkü, Ankara kılını bile kıpırdatmıyordu, ne silah veriyordu, ne para veriyordu, ne de diplomatik destek veriyordu. Tuhaf bi durumdu.
*
Elçibey henüz bilmiyordu ama…
ABD'nin kucağında oturan Ankara siyasetçileri, maalesef, bağımsız Azerbaycan'ı satmıştı!
*
Elçibey'e bizzat Ankara tarafından akıl verildi, “Haydar Aliyev'i göreve davet et, meclis başkanı yap, Rusları yakından tanıyor, çok tecrübelidir, ayaklanmayı bastırsa bastırsa o bastırır” denildi.
Haydar Aliyev, KGB generaliydi, Sovyetler Birliği'nde 20 sene milletvekilliği yapmıştı, Gorbaçov tarafından görevden alınmıştı, Nahçıvan'da Yeni Azerbaycan Partisi'nin başkanıydı.
*
Elçibey çaresizdi, adeta eli mahkumdu, Aliyev meclis başkanı oldu.
“Kumpas” tamamdı…
Aliyev koltuğa oturur oturmaz, ayaklanmayı başlatan subaylarla el sıkıştı, yangına körükle gitti, ülke iç savaşın eşiğine getirildi.
Azerbaycan halkı tarihi bir hata yaptı… Elçibey'in yanında durmak yerine, korkuya boyun eğdi, baskıya, şiddete teslim oldu.
Atatürk'ün esgeri yapayalnızdı.
Çekilmek zorunda kaldı.
*
Darbe kumpasıyla, memleket tek adam'a bırakılmıştı.
*
Haydar Aliyev cumhurbaşkanı oldu, darbeci albayı da başbakan yaptı. Bismillah ilk iş… Elçibey döneminde imzası atılan milli petrol-doğalgaz anlaşmalarını iptal etti, Azerbaycan kaynaklarını Amerikan, İngiliz, Rus petrol şirketlerine kapış kapış paylaştırdı.
*
Elçibey tamamen tasfiye edildi, henüz 61 yaşındayken GATA'da şak diye rahmetli oldu. Cenaze törenine bir milyon kişi katıldı ama, iş işten geçmişti. Azerbaycan artık Azerbaycan halkının değildi.
*
Bundan sonra yapılacak olan seçimler elbette formaliteden ibaretti. Azerbaycan halkı ne oy verirse versin, Haydar Aliyev yüzde 80, yüzde 90 gibi oranlarla kazandı.
11 sene tek başına yönetti. Oğlunu önce milletvekili, sonra başbakan yaptı. Öldüğünde de, memleketi oğluna bıraktı.
Oğlu 14 senedir tek başına yönetiyor.
Eşi Mihriban'ı önce milletvekili yaptı, dün itibariyle de, birinci başkan yardımcısı yaptı.
Muhtemelen Mihriban da, memleketi ya kızına bırakır, ya torununa.
*
Tam referandum arefesinde, Allah'ın lütfudur, ibrettir bu.
*
“Atatürk'ün esgeri”ne sahip çıkmayan milletin hazin akıbeti, “Mustafa Kemal'in Askerleri”ne kulak vermeyenlere, ibret olmalıdır.
*
Birey olarak kalın kardeşim…
Babasının malı olmayın.
@32, fikir sahibi olmadığın konularda böyle atıp-tutma ya da atıp-tutanın birinin fikirlerini paylaşma. şu durumda gözümde "aslında amerikanı masonlar idare ediyor. obama, trump falan hepsi kukla" diyen tiplerden bi farkın olmuyor gözümde.
not: hayır ama evet çıkacağını sizde biliyorsunuz.
@36 niye bu kadar umutsuz hayır verenler anlamıyorum.
Şu ana kadarki en büyük blok kuruldu.
Haziran 2015 seçimlerinde %41 alıp iktidar kuramayan bi ak parti var yakın zamanda.
kaldıki akp'ye şimdiye kadar ayakçı olan; saadet partisi, furkan vakfı, nurcular falan da hayır kullanıcak.
çakma ülkücülerin akp ile koalisyon yapması akp'den sapan oyları değiştirmez.
Şair diyor ki ' Indeed, you won the elections, but I won the count '
ayrica iktidardakileri iclerinden cikarip zamaninda , simdi ise onlara karsi olduklarini soyleyenlere inaniyorsaniz vay halinize evet ya da hayir her iki türlü de bu ulke akli mantigi ve imkani olan bireyler icin yasanilacak yer degil
Bazı temiz yürekli dostlarımız masadaki rakiplerinin de kendileri gibi normal bir oyuncu olduğunu düşünüyorlar sanki. Hatırlatırım, rakip bizim gibi siradan bir oyuncu değil,kumarhanenin sahibi.
damat berat, "bütün vatan hainleri hayır diyor, 16 nisan; 15 temmuz'un çok net bir rövanşıdır." buyurmuş. evet, 16 nisan 2017'de önümüze gelecek anayasa değişikliğine mecliste #evet diyen ve iktidar tarafından görmezden gelinen fetö'cü vekillerle rövanşımızı 16 nisan'da #hayır diyerek göreceğiz.
16 nisan, "recep tayyip erdoğan'ı seviyor musunuz, sevmiyor musunuz?" anketi olmayacaktır. ya da "ak partili misiniz, değil misiniz?" plebisiti değildir. bu "ülkenin kontrolünü bir kişinin elinde daha çok tutabilmesini istiyor musunuz, istemiyor musunuz?" referandumu olacaktır. "sizinle aynı hayat görüşünden olmayan insanın sizin hayatınızı bir kanun hükmünde kararname ile bir çırıpıda kolayca değiştirebilmesini isteyip istemiyor musunuz?" sorusuna cevap verilecektir. "ülkenin kilit kurumlarına diğer devlet mekanizmalarından azade bir güçle cumhurbaşkanının istediği adamlar çoğunlukla atansın mı atanmasın mı?" referandumudur. "yarın seküler bir cumhurbaşkanı iş başına geldiğinde başörtülülere yine kan kusturabilsin mi?" sorusu sorulacaktır, ya da "kendini islami değerlerin savunucusu gören bir cumhurbaşkanı oturduğu yerden meclisi vesairi bypass ederek dini kaygıları olmayan vatandaşların da yaşam tarzına müdahale edebilsin mi?" referandumu olacaktır. bugün recep tayyip erdoğan o koltuğu hak eder, yarın başka biri, kişiler mühim değil, nihayetinde tek adamlığa #hayır.
16 nisan'da "adalette ölçünüz nedir, ne kadar adilsiniz?" referandumu yapılacaktır.
birileri kalkmış, "ülkenin bekası için evet diyoruz", diyorlar. peki ülkenin bekasını korumayı ulu hakan alparslan düşünmüyor muydu da nizamülmülk'e danışıyordu? orhan gazi bekayı düşünmüyor muydu da alâaddin'e danışıyordu? başbakanını rezil rüsva ederek görevinden kovan ve üstüne mum dikercesine "düşük profilli bir başbakan arıyoruz." diyenler ve akabinde başbakanlığı da lağvetmek adına "devlette çift başlılık var, bunu ortadan kaldıracağız" diyenler daha mı çok düşünüyor ülkenin bekasını alparslan'dan, orhan'dan? neden kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırmaya çalışıyorlar? "biz biliriz" kibrine #hayır.
başbakan binali yıldırım ve cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan her fırsatta çıkıp hayır diyenlerin kimler olduğundan örnekler vererek, hayır tercihinin vatan hainliğini olduğu algısını yaratmaya çalıştılar. eğer sözkonusu oy evet tercihi olsaydı, oy birliği, fikir birliği açısından bir anlam ifade edebilirdi, zira siyaseten bu referandumda evet diyen herkes gündemde olan somut değişikliğin destekçisidir ve evet çıktığı takdirde anayasa değişikliği pakedi geçerlilik kazanacaktır, ancak hayır diyenlerin tamamen farklı yol haritaları ve siyasi ilkeleri olabilir. şöyle ki "cumhurbaşkanlığı sistemine hayır, ben varolan parlamenter rejimin devamını istiyorum", "cumhurbaşkanlığı sistemine hayır, ben sosyalist bir devlet istiyorum.", "cumhurbaşkanlığı sistemine hayır, ben amerikan tipi bir başkanlık sistemi istiyorum." diyen 3 insan'ın da hayır'ı birbirinden farklıdır. ancak evet'ler bu ülkeyi tek adam yönetsin evet'idir. iktidarın ağır topları dillerine bir vatan hainliği yaygarasını pelesenk etmiş vaziyettedir. bu kendilerince müslüman kimseler hazreti muhammed'in, ahir zamanda "haine güvenilecek, emin kimse hain sayılacak." dediğini bilmekte midir? ısrarla ülkesinin insanınını siyasi tercihlerinden ötürü hainlikle yaftalayanlara #hayır.
iktidar cephesi referandumla ilgili sorunun en büyüğünü gözden kaçırmaya çalışıyor, 18 yaşındakilere seçilme hakkı veriyoruz diyerek göz boyamaya çalışıyor, vekil seçenin halk değil parti olduğu gerçeğini halktan gizliyorlar ve asıl önemli olan gündemi yani yüksek yargının öngörülen yapısını insanlara anlatmıyorlar; burada kilit nokta hakimler ve savcılar kurulu olacak.
mevcut sistemde hsyk(hsk) üyeleri 22 adettir. cumhurbaşkanı 4, bürokratlar 16'sını seçer. adalet bakanı ve müsteşar da hsyk üyesidir. 4/22 doğrudan, 2/22 bakanlıktan, 16/22 bürokrasiden geliyor mevcut yapıda.
önerilen sistemde kurulda kimler olacak? 13 üye olacak. 2'si bakan ve müsteşar olmakla cumhurbaşkanı 4 üyeyi, tbmm 7 üyeyi seçecek. 4/13 doğrudan, 2/13 bakanlıktan, 7/13 meclisten geliyor.
cumhurbaşkanının hsk üzerinde doğrudan ve dolaylı hakimiyeti artıyor. iktidar partisinin meclisteki grubu da yeni anayasa teklifi kabul edildiği takdirde cumhurbaşkanı'nın fiilen başkanlık edebileceği bir parti grubu olacak. hatta cumhurbaşkanı ve meclis seçimi aynı gün yapılacağı için farklı siyasi görüşlerden temsil çıkmasının da hayatın olağan akışına aykırılığını hesaba katarsak %100 cumhurbaşkanının kontrolünde bir hsk kuruluyor. burdan da anlaşılıyor ki hsk'yı domine eden cumhurbaşkanı, bu şekilde yargıyı ve akabinde anayasa mahkemesini yani kendini yargılayabilecek tek organı da domine edecek. bu yüzden, #hayır.
fetö'nün kilit isimlerinden, emniyet'in mavi listesiyle aranan emre uslu (www.terorarananlar.pol.tr evet diyeceğini açıklamıştı, (www.yeniakit.com.tr bu açıdan da sonucunda hayır çıkacak bir referandum, 15 temmuz'la gerçek bir rövanş olacaktır, zira bu ülkenin başbakanı bile fetö darbesi olarak nitelenen bu darbenin siyasi ayağının tespit edilemediğini, partilerinde artık fetö'cü olmadığını iddia edebiliyorsa, 2010 referandumunda "kandırıldık" denildiği gibi, 2017 referandumu için de bir gün ak parti'liler çıkıp kandırıldık diyebilir.
tüm bu sebepler ışığında bir kez daha kandırılmaya #hayır.
şöyle bir sıkıntı söz konusu ama evet çıkarsa bu islamcıların büyük bir baskısı olucak, yakın çevremden gözlemliyorum. babam denen zat ile kanlı bıçaklı olucaz bu konu yüzünden neredeyse
bol'da yer alan içeriğin doğru veya güncel olduğu hiçbir şekilde iddia veya garanti edilmemektedir. burada okuduklarınız sizi dehşete düşürürse türkçe rap ansiklopedisine de göz atmayı deneyebilirsiniz. hukuka aykırı olabileceğini düşündüğünüz içerikler titizlikle incelenip gereği düşünülmektedir. sözlüğü reklamsız görüntülemek isterseniz üye girişi yapabilirsiniz. soğuk içiniz.
