arkadaşlar öncelikle, vaka sayısının açıkladıkları kadar olduğuna inanan kalbi temiz kardeşlerim varsa özel mesajla ullaşsın bana, beraber çok kar getirecek bir iş bulalım. bu devirde böyle saf insanlar zor bulunuyor swh
yahu daha dün devletin polisi eşliğinde karantinadan bürokratın kızının birini çıkardılar, cidden süreci coh iyi yönetiyolar ağbii deme saflığına düşmeyin. öyle çok da komplo teorilerine kulak asmadan, evde mümkün olduğunda zaman geçirin, hijyeninize dikkat edin. gidip de world war z tribine girip de stok yapmayın amınakoyım.
küresel bir sağlık krizinin tam ortasında vizelere çalışmam isteniyor her yerden makaleler, ödevler kitap pdfleri geliyor ve iki hafta sonra vizeler için okula çağırıyolar jsjdkfkkfkf bu iki hafta evden çıkmayız bir şey olmaz da vize haftasında günde 3 saat toplu taşıma ve 200 kişilik amfilerde sınav olma düşüncesi mahvediyor şu an beni pimpirikli miyim acaba diyorum ama öyle yani ne desem bilemedim
ne kadar korkuyor millet ya çok garip geliyor bana bu durum "ölürsek de kime galmış" modunda oluşumdan da olabilir bilmiyom
beyler sabun kolonyadan dezenfektandan şundan bundan her türlü daha iyidir. sokakta su sabun imkanı olmuyor diye kolonya falan diyorlar, yanlışlık olmasın yani en etkili en iyi olan önlem bol sabun
cebinizde sabunla gezebilirsiniz yani kişisel sabununuz olsa su olan her yerde temizlenebilirsiniz
genclerde olum oraninin dusuk olmasi ve tedavi ihtimalinin fazla olmasi iyi birsey. "bize birsey olmaz" kafasinda bakmayalim. allah korusun, kaparsak virusu, farkinda olmadan binlerce yuzlerce insana bulastirabiliriz. umarim, atlatiriz bunuda en yakin zamanda. dikkat edelim, sozluk.
kesin olmamakla beraber virüsün vucutta tahribatlar bıraktığı söylemiyor akciğerlerde falan iyileşseniz bile tahribatıyla yaşamak zorunda kalabilirsiniz.
Biraz da sakınılan çöpe göz batar olarak bakıyorum.
Dezenfektanlar, kolonyalar bana hep gereksiz sakınma olarak geldi.
'Bireysel bazda' bir virüsten bu kadar tırsmaya gerek yok.
Gelirse çekeriz cefasını, hayat bu, vardır bi hayır.
@48 bireysel bazda çoğumuz korkmuyoruz zaten. genel olarak burda bulunan insanların yaş grubunda %0,2 öldürme oranına sahip. ki o 1000 kişinin içerisindeki 2 kişide muhtemelen zaten farklı hastalıklara sahip insanlar. toplumsal olarak farkındalık ve dikkat durumunda olup yaşlı diye tanımladığımız insanları korumamız gerekiyo. hepimizin annesi, babası, (yaşıyorlarsa dedesi, nenesi) var. insanların korkusu tırsması bundan. yoksa günlük yaşantımızdaki bir çok aksiyonumuzda ölüm oranının daha fazla olduğu yerler var. paranoya yapmaya gerek yok ama insanları korumak zorundayız elimizden geldiğince.
Hatalı bir mantık var. Ölüm oranı yüzde 2 olabilir evet. Ancak kaç kişiye bulaşırsa yüzde iki o kadar artıyor. Kritik vakalar arttıkça da hastaneler doluyor ve hasta seçmeye başlıyor. İtalya'da ölüm oranı yüzde 10 a değmeye başladı. Hastalığa bağışıklık da kazanılmıyor bu arada. Sizin hasta olmanız ve ciğerleriniz için doktora ihtiyaç duymanız ölümcül değil evet ancak gerekli solunum yardımı doluluk yüzünden yapılamazsa ölüm şansı çok artar. Kısacası virüsün öldürme oranı değil, yayılma hızı öldürüyor. Siz de yavaşlatma konusuna destek olmak zorundasınız. "Gelirse de çekeriz" kafası aptal kafası.
şu an zaten biliyoruz ki nüfusun yüzde sekseni belki tamamı bu virüsü kapacak bir şekilde atlatacağız bizim güçlü olmaya bakıp dayanmamız lazım gelirse çekeriz kafası gerçekten aşşşırı malca hastanelerde bir anda yoğunluk olduğu zaman iyileşebilecek hastalar da yetersiz hizmetten dolayı belki ölecek bu sürecin zamana yayılması en iyisi o yüzden evden çıkmadan temastan kaçınarak bir süre yaşamamız lazım öyle almanyadaki gibi bir hizmetle karşılaşacağınızı sanıyorsanız çok beklersiniz belki çoktan dolmuştur hastaneler kim bilir.
Arkadaşlar zaten bencil konuştum, tamamen benmerkezli bir yorumdu, neden topluma uydurmaya çalışıyormuşum gibi tepki gösterdiniz?
Neymiş gelirse çekerim kafası çok aptalcaymış.
Evde oturuyom olum, sadece yemek malzemesi almak ve koşmak için dışarı çıkıyorum anca, oradan gelirse de bu virüs çekerim yani napiyim anasını satıyım geleceği varmış.
KİŞİSEL BAZDA 'panik yapmanın, kolonyalara saldırmanın, yemek stoğu yapmanın, zırt pırt dezenfektan sıkmanın abartı olduğunu düşünüyorum.'
Bu söylediklerimin neresinden toplumsal duyar çıkaracaksınız/çıkarıyorsunuz çok merak ediyom cidden.
italya bu virüs dolayısıyla ölüm sayısında çin'i geçmiş gün itibariyle. gerçi ben çin'in verdiği sayılara hiç mi hiç güvenmiyorum ama resmiyette durum bu.
italya'nın bu duruma gelmesinin en büyük sebebi herkesin hemfikir olduğu üzere salgını en başta yeterince ciddiye almamaları. maalesef gözlemlediğim kadarıyla bizim ülkemizde de pek çok kişi hala virüsün ciddiyetinin farkında değil. bir an önce herkesin olayın ciddiyetini kavraması gerekiyor. yoksa italya'nın düştüğü duruma düşme ihtimalimiz çok yüksek.
bir italya olacagimiza cok ihtimal vermiyorum. italya median age 45 iken turkiyede 31. cin icin bile bu sayi 38 civari.
verilen sayilarin seffafligina guvenmiyoruz zaten. bir tane cok sevdim bu bakani cok tontis bu bakan gece yarisi bazi sayilar veriyor ama ne derece dogruydu su zamana kadar en ufak fikrimiz yok. ve verdigi sayilar cok hizli artarak gidiyor. baska bir ulkede bu hizla baslamadi bu salgin. 2 varsayimim var. birincisi, ki herkesin iyi kotu bildigi, ilk basta panik havasi yaratmamak, pamuk ipligine bagli ekonomi iyice follos olmasin diye diger ulkelerin durumu beklendi, rakamlar sonradan aciklanmaya basladi, bu sebeple de sayilar birden bire yuksek olarak veriliyor simdi. ikincisi ise; yapilan testler ve vaka sayilari yuksek olarak verilecek, olu sayisi dusuk kalacak ve bir sekilde bu basari olarak adledilecek. 2. ihtimal dusuk ama tr icin olasi.
Bazılarınız bu yazdıklarımdan memnun olmayacak ama mevcut mücadele yöntemiyle sonumuz Boris'in sürü bağışıklığı yönteminden farklı olmaz ve çok insan kaybederiz. Basitçe anlatayım.
Bu virüse karşı etkin ilacımız yok ve yakın gelecekte (birkaç ay) olacağı da çok şüpheli. Bu durumda şu anki gibi gevşek bir evde kalma (sosyal mesafe koyma) sadece süreci uzatır: Aynı sayıda insan hasta olur ama süre uzar. Buna "flatten the curve" diyorlar ve amaç sağlık sisteminin çöküşünü önlemek. Yani 1 ayda 100.000 hasta olacağına, mümkün olduğunca eve kapanıp 6 ayda 100.000 hastaya ulaşmak.Bu sayede hem -belki- bir ilaç geliştirilir diye zaman kazanıyorsunuz, hem virüsün mutasyonlarla daha insanı öldürmeyecek şekle evrilmesini umut ediyorsunuz, hem de sağlık sistemi hizmet verebilir durumda kalıyor.
Güzel fikir gibi gözükse de, kimse uygulanabilirliği ve maliyetini sorgulamıyor. Aylar boyunca kapalı kalan bir ekonomi ve evde 1 ayda kalan (çoğu sağlıklı) insanların psikolojisi. Üstelik yukarıdaki umutlar gerçekleşmezse kayıp çok da fark etmeyecek.Ülkemize özel konuşursak, Türkiye'nin ekonomiyi altı ay buzdolabına tutmak gibi bir lüksü yok; devletin böyle bir süre kayıpları karşılayacak kaynağı ya da borç alma kapasitesi de yok.Kaldı ki, insanımızın konuya yaklaşımındaki ciddiyet de malum: sert tedbirler alınmadıkça dışarı çıkıyorlar, geziyorlar. Toplum sağlığı için fedakarlık gibi bir memetik kazanımımız yok. Örneğin Almanya disiplinli devlet, disiplinli halk. Hazır kaynakları da var. Bu yöntemi deneyebilir.Biz denemeye kalkarsak, ki öyle görünüyor, bir noktada (aradaki detayları atlayarak yazıyorum) ciddi miktarda para basıp dağıtmakla, büyük bir sosyal çalkantı yaşamak tercihlerinden birine mecbur kalabiliriz. Peki, biz şartlarımıza uygun, farklı bir çözüm geliştirebilir miydik? Uygulanabilirliği tartışılır ama bir yol olabilir. Düşüncelerimi paylaşayım.
Bizim için zaman önemli. Süreç uzadıkça ekonomik maliyetler çok artıyor. Burada virüsün bulaşabilirlik süresi devreye giriyor. Bunun ortalaması, variansı vb önemli ama diyelim 21 gün.
İlk yapılacak iş ülkeyi yurtdışına tamamen kapamak. Tamamen. Çünkü diğerlerinin yönteminde uzunca süre ortalıkta virüs gezecek. Bizim yöntemimiz farklı. Sonra içeride hemen çok sert bir karantina. Gerekirse evlere temel ihtiyaç maddelerinin devlet tarafından dağıtılacağı bir 21 gün. İstisna sadece ağırlaşan hastaların hastaneye gitmesi, mesela.Ne yapmaya çalışıyorum? 21 gün bulaşabilirlik süresince bulaşmayı sıfıra yaklaştırmaya çalışıyorum. Mevcut hastalar, ağırsa, hastaneye gidip, yoğun bakıma alınacak. Sağlık kurumlarında da bulaşmama çok önemli.
Bu sürecin sonuna doğru, artık yeni hasta sayısı sıfıra yaklaşmış olmalı. Bu durumda hızlı bir yaygın test atağı.Yeni hasta gelmeyen illerin komşu illerle bağlantısı kapalı kalmak suretiyle normal yaşama dönmesi. Diğer illerde sürenin haftalık uzatılması, yeni hasta gelmeyene kadar.Başarılı olunursa, sonunda ülke çapında normal hayata dönüş, ama yurtdışına yine, en az aylarca, kapalı olmak kaydıyla. Olası az sayıda vakalar için illerde, mümkünse toplumdan uzak, birer izole karantina ve tedavi merkezi.
Özetlersem, virüsü bulaşma süresinde "boğabilirsek", 1.5 ay sonra çok düşük vaka rakamlarına ulaşabilir, ekonomide 2 ay kayıpla süreci atlatabiliriz. Bunu da toplumsal dayanışma ve devlet kaynaklarının verimli kullanımıyla aşabileceğimizi tahmin ediyorum.Matematiksel olarak tek alternatif yöntem bu. Devlet ve halk olarak uygulayabilir miyiz, ayrı konu. Bence diğer yöntemin maliyetini düşününce, mutlaka detaylandırılmalı ve değerlendirilmeli.
bol'da yer alan içeriğin doğru veya güncel olduğu hiçbir şekilde iddia veya garanti edilmemektedir. burada okuduklarınız sizi dehşete düşürürse türkçe rap ansiklopedisine de göz atmayı deneyebilirsiniz. hukuka aykırı olabileceğini düşündüğünüz içerikler titizlikle incelenip gereği düşünülmektedir. sözlüğü reklamsız görüntülemek isterseniz üye girişi yapabilirsiniz. soğuk içiniz.
