edit: sokağa çıkma yasakları devam ederken bu hafta sonu neler oluyor kısaca not düşelim. kadıköy'de eylemlere katılan 4 kişi tutuklandı. kayyum melih bulu, yönetimde görev teklif ettiği bütün boğaziçili akademisyenler tarafından reddedilince dün gece yayınlanan kararname ile boğaziçi'nde iki yeni fakülte kuruldu, hukuk fakültesi ve iletişim fakültesi. bu fakültelerin kuruluş amacı melih bulu'ya boğaziçi'ni hadım etme yolunda yardımcı olacak akplileri kadrolara doldurmak belli ki, bu kısa vadede. orta ve uzun vadede çok değerli olan okul arazisini beşli çeteden bir müteahhite peşkeş çekip okulu başka yere taşıma planının harekete geçirildiğinden endişe ediliyor; halihazırda bu konuda büyük sıkıntı varken yerleşke içinde yeni fakültelere yer verebilmek imkansız gibi bir şey zira. tabii saray sosyetesine hizmet etmek üzere yeni bir saray yapacağız oraya derlerse de şaşırmam.
bu arazi milletin varlığı, memleketin her yerinden vatandaşın çocuğu gelip burada eğitim görüyor, bilimle iç içe yaşıyor. milletin parası beşli çetenin parasıdır, bütün ülkeyi bu müteahhitlerin üzerine yapacağız hamdolsun, zihniyetinin yıkılıp millete ait olanın millete geri verilmesine ihtiyacımız var acilen.
yeni fakülteler için konuşacak olursak; boğaziçi'ne açılan son bölüm yanılmıyorsam dilbilim olmuştu ve bunun için 5 yıldan uzun bir çalışma yapılmıştı, sadece bir bölümü açmak için. bu son karar ise yapıcı değil, yıkıcı bir harekettir; yıkmak kolaydır, yapmak zordur hele de bilimden bahsediyorsak. bir gecede excel dosyasına iki satır yazılarak memleketi ileri götürecek insanlar yetiştirecek, değer üretecek bir fakültenin inşa edilemeyeceği açıktır. alın terinin, emeğin, bilimin, liyakatin ne demek olduğunu bilenler bunun farkındadır. şerefiyle alın teri akıtarak değil de bir şeyleri kolay yoldan elde etmeye alışmış elitler bunu anlayamaz, vasatlığa ve cehalete değer yükleyenler bunu anlayamaz.
ülkede zaten yüze yakın hukuk fakültesi var. her yıl bu kadar hukuk mezunu vermenin gereksizliği ve yeni hukuk mezunlarının iş bulma konusunda yaşadığı sıkıntı zannediyorum herkesin malumudur. bunun yanı sıra bu fakültelerin önemli bir kısmının dekanı hukukçu bile değil, yani mevcut hukuk fakültelerini yeterli kadrolarla doldurmakta sıkıntı yaşanıyor hali hazırda.
Direniş mi?
Neye direniş?
Ne sebeple kimlerle direniş? Ne yaptığınız kadar kimlerle yaptığınız da önemlidir bu hayatta, bunu unutmayın.
İçi boş safsataların ardına dizilmiş düşünmek zahmetinden nasibini alamamış bazı gençlerin davranışları diyebiliriz buna ancak.
Her konu aynı yere çıkıyor nedense, iş Boğaziçi mevzusuysa hdp ne alaka hapisteki terörist'i savunmak ne alaka?
Karşıya bir hedef koyuyor birileri ve bir koyun oraya doğru gönderiliyor, ardından onlarcası hiç sorgulamadan gidiyor.
Allah akıl fikir hidayet nasip etsin gençlerimize, herkese.
arkadaşlarımızın hukuksuzca hapislere tıkılmasına seyirci kalmak istemeyen, bu insanlık ayıbına ortak olmayı kendine yediremeyecek vekiller ve avukatlar destek için adliyeye koştular. bu süreçte en çok boğaziçililere destek olanlar tip mv barış atay ve chp mv ali şeker idi. o ikisinin yeri ayrı olsa da orada hak için mücadele eden hdp'li vekilleri de tabii ki görmezden gelmeyeceğiz. bu olaylardan siyasi rant güdüp poz kesmeye çalışanlar hemen kendini belli eder zaten ama hangi partiden olursa olsun masum gençlerin hayatının kararmaması için bir şeyler yapanlara tabii ki "siz gelmeyin" demeyeceğiz, tabii ki teşekkür edeceğiz. salak ya da yüzsüz değiliz.
bizim öyle bir alerjimiz de yok. eşcinsel demekten, kürt demekten, ermeni demekten falan gocunmayız biz; bu memlekette yaşayan grupları yok saymayız. hrant dink de deriz, demirtaş da deriz. bu protestoların içinde her kimlikten insan var, her partiye oy veren var ama savunduğumuz ortak değerler var ve önemli olan da bu. bunlar demokrasi ve hukuk devleti. oy peşinde koşan siyasiler değil, derdi hukuk olan vatandaşlarız; hesap kitap yapmadan her türlü haksızlığın karşısında duracak kadar delikanlıyız. bir insan da iddianamesi hazırlanmadan yıllarca hapiste tutuluyorsa, yargılanma süreci hayatın olağan akışına aykırı ilerleyip siyasete bu kadar meze oluyorsa, tutukluluk bir tedbir değil adeta bir ceza olarak uygulanıyorsa burada haksızlık olduğu açık ve aihm kararıyla da sabit. ayrıca demirtaş'a hem terörist deyip hem de bu şekilde hapiste tutulmasını savunmak çok çelişkili olur. zaten mahkeme kararıyla sabit olmadığı sürece, hüküm giymediği sürece kimseye böyle denilemez. hem bu soruşturma ve yargılama sürecine itibar ediyorum deyip hem de demirtaş teröristtir derseniz oksimoron bir ifade ortaya çıkıyor. yani ikisinden en fazla birini seçebilirsin. bu sürecin hukukiliğine itibar edeceksek demirtaş "terörist" denilebilecek son insandır ki o kadar tedbire, yıllardır süren o kadar kapsamlı soruşturmalara rağmen hala daha bir terör suçundan hüküm giymek bir yana dursun adam akıllı bir iddianame bile söz konusu değil.
herkes kötü niyetli insanların yürüttüğü algı operasyonlarına karşı kendisini korumakla yükümlüdür. bu algı operasyonlarını buraya taşıyan da cevabını alacağından emin olabilir. boğaziçili, odtülü, itülü, ülkenin en iyi üniversitelerindeki öğrencilerin ve akademisyenlerin siyasi rant peşinde koşan başka birilerine aldanacağını düşünenin aklına şaşarım asıl. bu tehlikeli bir kibir gerçekten. cehalete ve vasatlığa değer yüklemek işte böylesi tehlikeli bir kibre de sebebiyet veriyor. gençlerin neyi protesto ettikleri ve ne talep ettikleri çok açık ve gençler de bu konuda çok netler. Gençler; vasıfsız bir tipin akpli olduğu için rektörleri olarak atanmasını, rektörlerin seçim yerine atamayla göreve getirilmesini, arkadaşlarının anayasal haklarından istifade etmek istedikleri için hapiste olmasını, insanlık onurunu ayaklar altına alan işkenceyi, toplumdaki dezavantajlı bir azınlığı oluşturan lgbt bireylerin popülist söylemlerle hedefe oturtulup zulüm görmesini protesto ediyor. gençler demokrasi talep ediyor; hukuk talep ediyor; demokratik yapıda, aklın ve bilimin ışığında değer üreten üniversiteler istiyorlar. akpli olmayan herkesin terörist ilan edilmeyeceği bir türkiye istiyorlar. akpliler elitken kendilerinin ikinci sınıf vatandaş olduğunu adalet ve insanlık konusunda bu kadar hassas olan gençlere kabul ettiremezsin.
adalet ve insanlık duygusuna yeterince sahip olmayanlar ve kendileri ülkenin elitleri olarak sefa sürerken başka insanların zulüm görmesinden keyif alanlar tabii ki bizim karşımızdalar. bu insanlar hayatlarında zorluk ne görmemiş tipler oldukları için, kuvvetli empati yeteneği için gerekli zekadan da yoksunlarsa tabii ki anlayamayacaklar kendi memleketinde ikinci sınıf vatandaş muamelesi göreni, hayatı var olma mücadelesiyle geçen eşcinseli, çöp karıştırarak çocuğunu doyurmaya çalışan anneyi, dayısı olmadığı için veya torpili şerefine yediremediği için işsiz kalan genci, milletine yalan söylemeyi kendisine yediremediği için hapiste yatan gazeteciyi, çocuğunun katilleri sokaklara salınan aileleri, iş yerinde yaşadığı tacizi anlatamayan kadını, kocasından yediği dayağa sessiz kalmak zorunda olan kadını, rezil şartlarda it gibi çalışıp yine de ay sonuna gelirken saçları dökülen vatandaşı, 36 asker şehit olduktan sonra cumhurbaşkanını bunu yapanların kapısında bekliyorken görmek kanına dokunan vatandaşı, protestolara katıldığı için bir gece evi özel harekat tarafından basılıp yere yatırılan annesinin kafasına silah dayanan boğaziçili öğrenciyi... zorluğun, haksızlığa uğramanın ne demek olduğunu bilmeyen elitler bu insanların derdini anlayamaz.
birlikte mücadele etmek, haklı olmak tabii ki güçlü ve dinamik yapıyor insanı ama sadece memleketinin iyiliğini düşündüğü için terörist ilan edilmek, işkence görmek de çok yorucu. yani her türlü propaganda malzemesi ellerinde, yargı ellerinde, kolluk kuvvetleri ellerinde... bu çocuklar ne kadar mert ve ne kadar vatansever olurlarsa olsunlar ne yapabilirler ki? bir nesli daha kaybediyoruz. ülkemiz çok fakirleşti, beşli çete ve diğerleri yedi bitirdi her şeyi, geriye bir şey kalmadı; zaten akıllı, iyi eğitimli gençlerin hak ettikleri kadrolar vasıfsız yeğenlerle dolduruldu veya tarikatlara teslim edildi... bütün bunlara rağmen kalıp bu memleket için bir şeyler yapmak isteyen, bunun mücadelesini veren gençler adeta kovuluyor ülkeden şimdi de. kaybeden bu gençler olmayacak, kaybeden biz olacağız. ülkem adına çok üzgünüm.
ülkenin en büyük beka meselesi işte budur ve burada son suçlanacak kişiler bu gençlerdir.
Dün yirmiye yakın arkadaşımız lgbt bayrağı taşıdığı için gözaltına alındı, bu hukuksuz bir nefret saldırısıdır. Geceyi nezarette geçiren arkadaşları için bugün Çağlayan adliyesi önünde basın açıklaması yapmak üzere toplanan kırktan fazla Boğaziçi üniversitesi öğrencisi de yine hukuksuzca ve işkenceyle gözaltına alındı.
Bir yanda milletin parasıyla aldığı porsche'lerde kokain çeken akp çocukları; diğer yanda bütün haklarından mahrum yaşamaya zorlanan, demokrasi talep ettiği için gece evi özel harekat tarafından basılan, her türlü hukuksuz muameleye, çıplak aramaya maruz kalan, işkence gören, memleketinin geleceğini düşündüğü için bütün bunları göze alan bu milletin zeki, çalışkan ve ahlaklı çocukları.
4 aydır aralıksız devam eden direniş, medyada görünürlüğü azaldı sadece. yani sosyal medyadan falan bahsediyorum tabii, tv'deki sözde haber kanallarından değil. son durumu soran arkadaşlar olmuş, tabii ki tam kapanma nedeniyle eylemlerin fiziksel olarak devam etmesi mümkün olmadı son iki haftalık süreçte ama akademisyenler ve öğrenciler çeşitli online etkinliklere devam ettiler. hocalarımız ilk günden beri sürdürdükleri kampüs meydanındaki sessiz eylemlerini online ortamda da yaptılar mesela.
Birand'ın 32. gün ekibinden Günel Cantak, bununla ilgili bir belgesel dizisi yapıyor. eksiği elbette var ama olaylarla ilgili fikir edinmek isteyenlere izlemelerini tavsiye ederim:
Boğaziçinin eğitimini sevmem gerçekten kötü eğitim veriyor artık. Puanım tutmasına rağmen odtü tercih etmiştim öyle söyleyim. Ama yine de bu direnişte sonuna kadar haklılar.
Atama sistemi değişmedikçe amacına ulaştı denilemez pek. Bugün Melih gider yarın Mehmet getirilir önemli olan rektörün değişmesi değil rektörün göreve geliş sisteminin değişmesi
Akademisyeni, öğrencisi ve çalışanı el ele vermeseydi bu sonuca erisemezlerdi. Kendilerini gonulden tebrik ediyorum. İnsallah tez zamanda yapilan hatadan ders cikarilir ve üniversitenin itibari tekrardan sağlanır.
bol'da yer alan içeriğin doğru veya güncel olduğu hiçbir şekilde iddia veya garanti edilmemektedir. burada okuduklarınız sizi dehşete düşürürse türkçe rap ansiklopedisine de göz atmayı deneyebilirsiniz. hukuka aykırı olabileceğini düşündüğünüz içerikler titizlikle incelenip gereği düşünülmektedir. sözlüğü reklamsız görüntülemek isterseniz üye girişi yapabilirsiniz. soğuk içiniz.