Türkiye’nin en iyi 3 albümünden birisi. Sagopa’nın sagopa olduğu zamanlar.
Albümde tek bir kötü parça bulamazsınız stikleri bile dinlerken keyif alırsınız.
romantizma nın yanında prodüksiyon açısından nispeten çiğ kalan albüm. romantizma da tam manasıyla profesyonel soundlar varken, bpg de sanki o dönemin imkansızlıkları hissediliyor. şarkı kalitesi olarak kıyaslamıyorum kaldı ki benim daha iyisini yapacağına inanmadığım kendime sarılır donarım ve romantizma parçalarının yeri ayrı olduğu için her zaman romantizma yı bpg den daha üstün görmekteyim.
ha bpg deki şarkıların bir çoğuna beton yetmez o ayrı, ama ne bileyim ben rap dinlemeye tam başlarken arkadaşın verdiği toplama albümde bpg şarkıları dinlediğim esnada romantizma çıkagelmişti belki de o vuruculuk en aç zamanlarıma geldiği için daha kalıcı oldu. o yüzden romantizma bana kalırsa en özel albümüdür benim adıma ama en iyisi midir cevap veremiyorum, bilemiyorum altan bilemiyorum...
sound olarak amatör kabul ama türkçe rap tarihinin en iyi albümü olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
yunus özyavuz lafım sana;
tez zamanda bu albüm ayarında bir eser armağan etmezsen bize, evinin önünde çıktığı ilk günler aldığım koleksiyonumdaki "sagopa kajmer" "ihtiyar heyeti" "bpg" albümlerini yakarım. bilgine
bir ara özellikle yo sözlük'de "bpg mükemmel albümdü ondan sonrası berbat" geyiği dönüyordu. bulaşıcı hastalık gibi bir şeydi. bir bir herkesi tesiri altına alıyordu. bir süre sonra herkes kendini buna ikna etmeye başlamıştı. psikologlar tarafından incelenmesi gereken bir vakaydı. velhasıl bpg çok iyi albümdür. ama sagopa kajmer bpg'den ibaret değildir. şahsımca 2010'a deyin çok iyi işler çıkarmıştır azalarak da olsa.
Gerçek şu ki; günümüz gelip geçici rap gündemi, şarkıları, rapçileri, özenti ve popüler olana ayak uyduranlar, rap olduğunu sanarak pop yapanlar yarın unutulacak ama onlar unutulduğunda dahi bu albüm hatırlanmaya devam edecek.
Ekşisozlük'te te moses isimli yazarın entry'sinden alıntıdır...
--spoiler--
sadece türkçe rap tarihinin değil türk müzik tarihinin en iyi albümü...üstelik bunu 24 yaşında yunus özyavuz adında fars dili ve edebiyatı okuyan bir mc çıkarmış...prodüktörü, düzenlemesi, şarkıların beatleri her şey bu genç adama ait...halk kültürü araştırmacısı olarak bu albümün bazı şarkılarını analiz etme imkanı buldum...üstad nelerden bahsetmiş diyerek birkaç kelam edelim...
2004 yılının başında sagopa kajmer, kariyerinin ilk yıllarında hayalini kurduğu albümü, bir pesimistin gözyaşları albümünü yaptı ve hammer müzik etiketiyle piyasaya sundu. sagopa, bu albümü yapana kadar bir çok albüm ve ep yapmıştı ve bu albüme hazırlandı diyebiliriz. '’yaşlı bir ustanın ruhuna sahip bir müzisyenin genç bedeninden yükselen başyapıtı...25 yaşında genç bir müzisyen için artık karar zamanı gelmiştir. 2003 senesi içerisinde bitirecektir hayatının belki de en önemli albümünü...'genç rapçi, prodüktör ve dj yunus özyavuz, topladığı sample’lar, prodüksiyon ekipmanları ve tüm toparlayıp yazdığı notlarıyla sonucunu bilmeden başlayıp bitirdiği albüm, yaşlı bir ustanın ruhuna sahip genç bir müzisyenin başyapıtı olacaktır. bir pesimistin gözyaşları, hem bir sonun başlangıcıdır hem de bir müzisyenin çıkışıdır. bir pesimistin gözyaşları, türk müzik tarihinde edebi anlamı, şiirselliği, daha önce hiç denenmemiş bir şekilde değiştirmiştir. albüm, ülkemizde geriye bakıldığında rap müzikten ziyade herhangi bir türde örneği pek olmayan cesarete sahip yenilikçi bir albümdür ve bu albümü yapan sanatçıyı bile arkasından baktırabilecek bir niteliğe sahiptir.
bir pesimistin gözyaşları albümü neden diğer albümlerden farklıdır? ilk başta bu albümde,diğer albümlerden farklı bir sound kullanıldı.daha önceki albümler genelde yerel soundlar ağırlıklıyken,bu albümde sagopa yüzünü batıya çevirmiş. ikincisi, bu albüm lirikal açıdan diğer albümlere benzemiyor. önceki albümlerde daha sert, küfür içerikli şarkılar bulunurken, bu albümde küfür yok. üçüncü fark, bu albümde vokal türü de değişti. önceki albümlerde brütal vokal, hardcore vokal türleri kullanılır, aynı şarkıda bile bazen birkaç vokal tür kullanılırdı. bu albümde tek bir vokal kullanıldı. sagopa hiçbir katkı,e kleme yapmadan sadece doğal sesini kullandı. dördüncü fark, konular değişti. önceki albümlerde genelde toplum sorunları, yönetim şekilleri, sokak hayatı, afetler anlatılırken, bu albümde sadece ‘’insan’’ anlatılmış.insanın içe dönüşü ve orada ne görüşü diyebiliriz. son olarak bu albüm piyasaya çıkış şekli ile, ne sagopa’nın diğer albümlerine ne de türkçe rapte yapılan önceki hiçbir albüme benzemiyor.albüm karton kutuda, bir poster, kitapçık ve iki cd şeklinde dinleyiciye sunuldu...
bu albümdeki şarkılar o kadar özeldi ki sagopa için, her şarkıyı kendisi de değerlendirmiş; kendi düşüncelerini,duygularını albüm kitapçığında dile getirmiştir. sagopa da bu albümün bir dönüm noktası olduğunun farkındaydı. albümdeki tüm şarkıların kayıtları kuvvetmira stüdyosunda alınmış ve tüm düzenleme işlemleri sagopa kajmer’e aittir. türkçe rapte iki cdlik albüm bir ilkti. ilk cdnin adı melankolik damlalar ikinci cdnin adı karanlık damlalar.albümün tamamı skitlerle donatılmış ve dinleyici şarkıyı dinlerken geçişteki duygu filmlerdeki diyaloglarla sağlanmış. sagopa albümü mükemmel bir şekilde kurgulamış. melankolik damlalar cdsinde 1 intro, 8 skit ve 13 şarkı olmak üzere 22 parça bulunmaktadır. ikinci cd karanlık damlalar cdsinde ise, 16 şarkı ve 1 outro olmak üzere 17 parça bulunmaktadır. bu cd’de skit duyamayan dinleyici outroda bir sürprizle karşılaşıyor."hidden track’’ denilen gizli bir kayıt türü kullanılmış. hidden trackte sanatçı şarkının adını yazmaz, listede şarkı görünmez, sadece albümü alan dinleyici dinleyebilir. çok özel bir durumdur. türkçe rapte yapan ilk ve tek kişi sagopa kajmer’dir. sagopa, hidden track’i 2002 yılında stüdyosunda efektler vererek yapmış ve konser havası vermiştir.‘’tek hayalim live underground konser’’ isimli 37 dakikalık bu kayıtta pesimist ep'lerden, 10 kurşun'a şarkılar bulunmakta ve ortaya gerçekten canlı bir konser ortamı çıkmıştır.
sagopa’ya albümde eşlik eden mc’ler; dr fuchs, kasırga, mista brown, clementine, dj funky c, kolera ve toolz...
parçalara geçmek gerekirse bir pesimistin gözyaşları albümü sıradışı bir introyla başlıyor. 56 denklemli intro. köksal engür‘ün dublajını yaptığı ‘’mr. holland's opus’’ isimli filmden alıntı bir ”skit” ile başlar, albüme çok çarpıcı bir giriş olmuştur. "sana bir hikaye anlatayım ister misin?15 yaşındayken mahalledeki bir plakçıya giderdim. orada çalışan biri vardı ve o benim ne sevdiğimi bilirdi ve bir gün bana bir albüm vermişti.eve götürüp pikaba taktım ve anında nefret ettim.yani gerçekten nefret ettim. sadece anlayamıyordum.bu yüzden tekrar çaldım,tekrar çaldım sonra tekrar çaldım. sonunda farkettim ki çalmadan duramaz olmuşum. o notaları dinleyip duruyordum. o gün şunu anladım. hayatım boyunca yapmak istediğim şey işte buydu. anladın mı? müzik yapmak..."
bu hikaye size tanıdık geldi değil mi? evet.o 15 yaşındaki çocuk sagopa’ydı plakçı da marangoz ibrahim abiydi. sagopa albümün girişinde raple nasıl tanıştığını anlatmış.çok ince düşünülmüş mükemmel bir detay. sagopa bu videoda bahsediyor.
intro'da 56 denklem var.her denklem bir diğerinin nedenidir.hayatta her şeyin bir nedeni var,bu nedenler sonuçlar oluştururken,bu sonuçlar başka nedenlerin nedeni olur.sebep-sonuç ilişkisi bakımından güzel bir örnektir 56 denklemli intro. 56 denklemli intronun samplingi ali farka toure,ry cooder – diaraby şarkısından yapılmıştır.
tanrı çekti tüm resimleri...skitte inançla ilgili diyalogdan sonra düşünmeye başlayan dinleyiciye inançla ilgili bir şarkı armağan edilmiş. şarkıda sagopa’ya dr fuchs eşlik etmiştir.tanrı çekti resimleri, yeni tarzın en etkili şarkılardan biridir.her insan hayatında bir kez de olsa inancını sorgulamıştır.sorgulamak mesele değil,sorgulamadan sonra nereye vardığın önemlidir.şarkıda da skitte de bir sorgu var.fakat son sorgudan sonra bile insanın tanrıya dönüşü ve inancının daha da arttığını görüyoruz. çaresizliğin teslimiyeti. insan çok zayıf,hayatla başa çıkamaz.sığınacağı insanların bile sığındığı tek yerdir inanç.şarkı bize allah’ın,ya da tanrı’nın kim neye inanıyorsa,inandığı şeyin her an yanında olduğunu ve seni gördüğünü anlatıyor. şarkının sample'ı linkte...
sırada çok sevilen bir şarkı var.karabiber duası.şarkıda sagopa’ya kasırga eşlik etmiştir. karabiber duası rivayetlere göre eski mısır’da ölen insanlar için ölünün arkasından sevenleri tarafından okunan bir duaydı.şarkının sözlerine baktığımızda ve sagopa’nın da mısır kültürüne olan sevgisini bilince pek de mantıksız gelmiyor. karabiber duasında insanların sahip olduğu bedenin fani oluşu,bedenin asıl sahibinin allah olduğu ve insanların sadece bu bedende kiracı durumunda olduğu anlatılmıştır. nasıl ki insan kiralık bir dairede oturunca daireye hiçbir zarar veremiyorsa,verse dahi zararını ödemek durumunda kalıyorsa; kiralık bir bedende yaşayan insan oğlu bedenini korumak zorunda. bedenini korumayan insan öldükten sonra bedelini ödeyecektir.kiralık bir bedende yaşayan insanlar birbirlerinin hayatına uğrayıp dururlar. kiracıların kiracıları ağırlaması gibi. geçici mekan,geçici hayatlar.hayat yine de devam ediyor.hayatına giren insanların da senin de bu dünyada kiracı olduğunu bil. karabiber duası şarkısının samplingi kate price – the labyrinth şarkısından yapılmıştır.
sırada karikatür komedya var.albümün klibi çekilen ikinci şarkısı.şarkıyı sagopa tek başına seslendirmiştir. bir pesimistin gözyaşları’nın en acı damlası. sagopa dehasının en hatrı sayılır itirafı... karikatür komedya şarkısında sagopa hayatıyla ilgili bazı bilgiler veriyor. şarkının başındaki sözlerden, güzel bir çocukluk dönemi geçirmediğini ve yalnız bir hayat yaşadığını anlıyoruz.yalnız yaşarken kaybolup giden yıllar ve istenmeden işlenen günahlar. insan çocukken,bir günah işlediğinde veya bir kötülük yaptığında, bir felakete sebebiyet verdiğini düşünür.insan henüz o vakitte saftır,temizdir kötülüğe ve günaha yeni bulaşmıştır.her şey gözünde olduğundan daha güzel veya daha kötüdür.bu nedenle işlenen bir günah adeta felakettir bir çocuğun gözünde. deneyiminle deneye bir denek misin sago? bir çeşit ad aktarması, “deneyimlerimiz” kelimesi “hayat” yerine kullanılmış. bu dünya büyük bir deney ve hepimiz deneyimlerimizle bu büyük deneyin içindeki denekleriz. yaşadığımız hayat ne kadar gerçek? benliğimiz ne kadar gerçek? buradan da simülasyon teorisine bi gönderme çakmış, harbiden dehşet bi ileri görüşlülük.’ gırtlağında halata bağlı sen binek misin sago?’’… köylerde eşek, at gibi binek hayvanların boynuna halat bağlanarak dolaştırılır eski fıkralarda da bahsedildiği gibi...halata bağlanmış binek hayvan tasviri ile özgür iradesinin kısıtlandığını, büyük bir oyunda piyon olduğunu aktarmak istiyor.aynı anda “gırtlağında halat” dizesi bir asılma sahnesini betimliyor bu da intihar temasına bir gönderme... ‘’ aknelerime dokunamazdım, kan gölü olurdu suratım lisede aynadan kaçardım, yorgan altı ağlardım..’’ ..sagopa burada çocukken yaşadığı bir rahatsızlıktan bahsetmiş. eski bir röportajda 8 yıl kola içemediğini,çerez yiyemediğini ve aknelerinden nefret ettiğini söylemişti.zor günler geçirmiş… sözün özü bu şarkı sagopa’nın hayatını anlattığı bir şarkı.insanları karikatürlere benzeterek,yaşanılan hayatın bir karikatür komedyasından ibaret olduğunu anlatmıştır.
- bu dünyada tek başına bir erkek bir hiçtir. ve bu dünyadan başka bir dünya yok.
+ başka bir dünya gördüm. bazen onu hayal sandım ama olsun.
- göremeyeceğim şeyler görmüşsün.
şarkının sonundaki diyalog the thin red line filminden alınmıştır.
yazının sonunda tekrar tekrar belirtmek gerekirse halk kütüphanelerinde bulunması gereken nefis bir külliyat...başlı başına somut olmayan kültürel miraslar listesine girebilecek derinlikte bir albüm...yazının başında da söylediğim gibi bunu 24 yaşında bir dj'in yapması daha da inanılmaz kılıyor her şeyi.
türk müzik tarihinde daha iyisi gelmeyecek...
--spoiler--
Türkçe rapin gelmis geçmiş en iyi albümü. Şu an farkettim ben 2 haftadır sadece bpg dinliyorum (yeni çıkanlara bakmak hariç.) Şu albümü 16 sene olmuş geçebilen yok. Mükemmel albümdür. Mükemmel şarkıdır. İçinde bir çok kült eser barındırır.
bir nesli göz göre göre ezik,karamsar ve duygusal etmiş bir albümdür. hakkını yemeyelim en iyi türkçe rap albümlerinden biridir ve hakikaten de melankolik daldaki en iyi işlerden birisidir.
ancak hayatım boyunca bir daha asla açıp dinleyeceğimi zannetmiyorum. biz o yolları geçeli çok oldu. kendinizi kaptırmayın, bu albüm bir neslin ilk-orta okul lise yıllarının albümüdür sadece. bütün fantezileri ondan dolayıdır. ben çok daha iyi rap albümü örnekleri verebilirim ama mırın kırın ederler.
poetika **, müptezhel, rapstar ve kötü insanları tanıma senesi.
2003 yılında Türkiye'de böyle bir albüm yapılabildiğine hala inanmakta güçlük çekiyorum. Sago'nun eleştirilebilecek birçok yönü var ama türk rap tarihinin en iyi albümünü yaptığı da bir gerçek.
bol'da yer alan içeriğin doğru veya güncel olduğu hiçbir şekilde iddia veya garanti edilmemektedir. burada okuduklarınız sizi dehşete düşürürse türkçe rap ansiklopedisine de göz atmayı deneyebilirsiniz. hukuka aykırı olabileceğini düşündüğünüz içerikler titizlikle incelenip gereği düşünülmektedir. sözlüğü reklamsız görüntülemek isterseniz üye girişi yapabilirsiniz. soğuk içiniz.