Klipte ne anlatılmak isteniyor diyenler için benim yorumum özetle şu: günümüzde birbirinin bıraktığı izleri takip eden nesillerin durumu.
Açmak gerekirse evvela klipte görünen karakterlere bakalım. 4 grup insanın birbirini takibini izliyoruz klipte. İlk grup sarı-kahverengi tonlarda giyinmişler. Bu gruptakilerde avcı kıyafetleri görüyoruz çoğunlukla, bir de yolunu kaybetmiş gibi gezinen kürklü hanım. Onu takip eden grup mavi giyinmiş daha sinirli karakterler var burada. Grubun öne çıkan üyesi nara atan gözlüklü ile uzun saçlı rockçı denebilecek adamlar. Üçüncü grup kırmızı, bunlar en çılgın kıyafetlere sahip, en uçuk kaçık grup. Genelde gençlerden oluşuyor. Kafasında kocaman maskeyle gezen kişi sadece bana son dönem dj’lerini hatırlatmamıştır umarım (dj marshmello). Son grupsa ceza’nın olduğu beyaz grup: Bu grup herkesi takip ediyor, bunu klibin sonunda kırmızı grubun arkasından baktıklarında anlıyoruz. Bu karanlıkta iz sürme teması bence açık şekilde birbirinin yaptıkları işlerin kalıntılarından kendilerine yol bulan nesilleri (müzikal ve sosyal anlamda) işaret ediyor. Burada renklere de dikkat çekmek istiyorum: nesillerin moda anlayışını belirleyen renkler olduğuna dair bir yazı okumuştum (millenial pink’i google’da arayabilirisiniz). Yani renklerin grupların ayrıştırılmasında tercih edilmesi kasıtlı geldi bana.
Takibe dönecek olursak bugün geçmiş müzik akımlarının izlerini güncel şarkılarda bulmak çok kolay. Ezhelde raggae ezgileri var örneğin. ayrıca bu takip bir kovalamaca da. Yeni gelen müzik akımı bir diğerini piyasadan öteliyor. Ceza ise bu senaryo da beyaz renkle temsil ediyor kendini. Bütün akımlardan ayrı ama hepsini de takip eden pozisyonda. Yanındaki siyah elemansa onun sert alt benliği (parçalarında hep ters tarafım diye bahsettiği). Karanlık tarafının ezdiği ufak topluluksa ceza’nın küçümsediği, wack mc’ler. Bunlar sadece oyuncak, bu avda yerleri yok
Şarkı 5 sene sonra patlar diyen var. Adam akıllı bu müziği takip eden herkes dinledi zaten şarkıyı ve genel kanı begenilmedigi yönünde. Evet cezanın birkaç şarkısı ergen dizilerinde çalındığı için geç patladı bu şarkı da çalınırsa patlar belki bilemiyorum ama şarkı güzel değil işte amk bu kadar kasmayın. asıl kitle dinledi ve notunu verdi şarkının bundan sonra gelecek sürü şarkıyı daha iyi yapmayacak. Ceza osursa 10 milyon dinlenir zaten patlama dediğin buysa
Hayatını bilmiyoruz şayet anne ya da babasını kaybetmemişse başka ne derdi var bilmiyoruz.
Kiminin hapisane maceraları şarkılarını anlamlandırıyor adamın psikolojisni yaşadıklarını biliyoruz
Kiminin dini inançları, umre gezilerine hatta rüyalarına kadar paylaşılarak magazini olur. Şarkıları bu doğrultuda anlam kazanır rap olmasalar dahi
Kimi evlenir boşanır boşanma psikolojisinde olduğunu biliriz .eski eşine laf sokmuş diyerek pek anlamlı buluruz sözlerini.
Kimi şarkıda demet akalın, angela merkel falan gibi isimleri kullanır magazin içeriği olarak
Kimi norm gibi zirvedekine sataşarak yapar magazinini
şarkı türkiye de çıktı ve flowları kes
Tek dostum big, gi joe falan?
Kim ne anlayacak? Türkiye 'de
Adam siktir etmiş genel müzik dinleyicisini rap dinleyicisine flow dinletmek istemiş. Zannetmiş ki artıl türkiye de rap dinleniyor.
Öyle bir hezeyana gelmiş, yanılmış üstad. Ülkede rap dinlenmiyor kimse. Kimsenin flow falan umrunda değil. Piyasa sözler, acıtasyon ya da aşk şarkıları, arabesk nameler ve magazin dolu bi hayat gerek.
İtiraf edin hanginiz gi joe nun ne olduğunu biliyor? Hadi belki de B. İ. G yi tanıyorsunuzdur küçük bi ihtimal.
Magazin şart malesef. Aşk acısı mı çekiyor? İneğe mi tapıyor bilsek sözleri anlarız. Rap yapmasa da anlaşılır en azından.
Sesini incelttigi kısım afedersiniz bok gibi olmuş. Parçalarında melodiklik istiyorsa renkli vokali olan sanatçılarla düet yapabilir. Herhalde düeti ceza teklif etse kabul etmeyecek kimse yoktur. Sago hariç
ben neden flow dinleyeyim abi? g.i. joe filan da on sene önce goptaki arabeskten daha kurtulamamış gençlerin bile kafiyelerinde vardı, bu övgüye konu olacak bir şeyse eğer kendilerini vizyonlarından dolayı tebrik ediyorum. sıkıcı kere sıkıcı, sıkıcı kare.
Şu flow kafiye matematik zart zurt kafasından ne zaman çıkılacak acaba.Cezadan beklentimiz flow olacaksa ölmüş bitmiştir zaten o adam.hem içeriği iyi olsun hem de sağlam flow yapsın altyapısı da sağlam olsun bu kadar imkanla ceza gibi bir efsane beceremez mi yani hepsini bir arada yapmayı. hatta iyi bir altyapıya içeriği sağlam rap yapsın flow umrumda olmaz.karikatür komedya, pesimist ep 2 bu işlerde aman aman uçan kaçan bir flow yok ama ne var sağlam stil var 15 senedir ilk günkü gibi dinleniyor orneklerini cezadan da verebiliriz bu tarz işlerin. yazdıklarımdan flow önemsizdir gibi bir anlam çıkmasın yeri geliyor dönem dönem flow dinleyesim de gelip sadece flowuyla ön cıkan işleri de dinliyorum ama hiç bir zamam öncelikli kıstasım bu işin matematiği olmuyor.
Ceza'dan beklenenin biraz altında bir iş olduğunu söyleyebilirim; uzun süre bekletilen bir iş olması da bunda etken. Parçanın girişinde “Altıma böyle bir beat coin” dedikten sonra “Bu mu yani?” dediğiniz için, gerisi de pek sarmamaya başlıyor. :-) Entry'lerin hepsini okudum; katıldığım noktalar var (“Onuncu Köy'deki ortalama bir şarkı bile bundan daha iyi”, “Sarkastik EP'deki herhangi bir şarkı kadar etkilemiyor”, “Şarkının adıyla içerik arasında bir bağlantı yok.” vs.). İlk dinleyişte ben de “Flow'u ön plana almış, anlatıklarının bir ağırlığı yok gibi” şeklinde düşünsem de ikinci dinleyişte sözleri de takip ettim ve fikrim değişti. Sözlere bakalım:
“Şunun ağzına bez / Benim altıma böyle bir beatcoin” - Bir tarafta Ceza, diğer tarafta “çok laf az iş” yapan bir MC var demek ki. (Tek bir kişi olmak zorunda da değil bu.) Ceza bu tür göndermeleri genellikle dengi görmediği, wack olarak nitelendirdiği MC'lere karşı yapar. Bu niteliğe sahip olan ve Ceza'nın karşısında yer alan bir MC olarak Norm Ender'i düşünebiliriz. “Ağzına bez” yerine “altına bez” de diyebilirdi ama o tür göndermeleri eskiden yapıyordu.
“Benim altıma böyle bir beatcoin” - Ceza, onu harekete geçiren şeyin müzik olduğunu belirtiyor. Ona ilham veren şey müziğin kendisi yani; magazinsel olaylar, çatışmalar, kâr hırsı vs. değil. Yukarıda bir arkadaşımız bu sözü beatmakerlara gönderme olarak düşünmüş. İlk dinleyişte ben de benzer bir düşünceye kapıldım ama “böyle bir beat” diyerek aslında Roka'nın beat'ini övmüş ve benzer beat'ler istemiş oluyor. Beat'in size yansıması ile Ceza'ya yansıması farklı. Siz kulağınıza güzel gelmesine dikkat ediyorsunuz; o rahat flow yapabildiği ve atmosferiyle uyumlu sözler söyleyebildiği beat'leri seviyor olmalı. Ve ayrıca, “Katliam 3” bu parçadan önce çıkmış olmasaydı bunun beati ona değil, onun beati buna benzeyecekti. Hatta belki de benzemesin diye düşünülüp “Katliam 3”e farklı bir beat hazırlanacaktı. Önceden yapılmış şarkı sonradan çıkanın gölgesinde kalmaz. (Böyle düşünerek öyle söylemiyorsunuz tabii ama yeri gelmişken değineyim dedim.)
“İşte burada pin point / Ekmek arası üç boyut” - Pin point “yer belirleyen nokta” anlamına geliyor imiş. Ceza burada kendi bulunduğu konumu işaret ediyor; bu konumu rap'teki konum olarak da düşünebiliriz, geniş anlamda dünya olarak da düşünebiliriz. (Dünya insanlar için bir nevi çekişme yeridir; başkalarıyla ve kendi karanlıklarıyla savaş hâlindedirler.) Ceza savaş meydanının tam ortasında; mücadele için kimsenin ayağına gitmesine gerek yok. “Gelen gelsin” diyor. “Ekmek arası üç boyut” ne pek anlayamadım. Bu tür teknolojilerin hayatımıza iyice dâhil olması ve bizim için temel ihtiyaç hâline gelmesini kastediyor olabilir. Bir tür oyundan bahsettiği için, yeni nesil oyunlarla ilgili bir terim kullanmış diyebiliriz.
“Bura sıcak ise git soyun / Bırakın bu zor oyun” - “Hamama giren terler” dedikleri gibi, Ceza'nın oynadığı oyunda onunla kapışan kişi de terleyecektir. Ceza'nın oyunu rap. Rap'i hakkıyla icra etmek zor olduğu için, “İsteyen bu oyundan geri çekilebilir” diyor Ceza. Soyunmak kelimesi hem terlemekle ilgili bir gönderme olarak okunabilir, hem de amaçları gerçekten müzik yapmak olmayıp bu işten para kazanmak isteyenlerin başvurduğu yöntemleri aklımıza getirebilir. “Bırakın bu zor oyun” demesi de, hem kendi seviyesinin yüksek oluşuna bir vurgu, hem de düzgün işler ortaya koymayanların bu müziği aşağı çekmemelerini istemesiyle alakalı bir gönderme.
“Bu oyunda ne bıçak, ne silah, ne kredi kart, bodyguard, barikat yok, herkes tek” - Ceza, gerçek hayattaki ve dijital oyunlardaki güç ve şiddet öğelerinin kendi oynadığı oyunda yerinin olmadığını belirtiyor. “Herkes tek” diyerek de, insanlara arka çıkanların, hayran kitlelerinin önemli olmadığını, kişinin kendi yetenek ve becerisiyle başarıya ulaşabileceğini belirtiyor. Örneğin Norm, arkasında bu kadar kitle olmasaydı belki de kral ayaklarına yatmazdı / yatamazdı. Birtakım label'ların parlattığı gençler onlar tarafından parlatılmasalar belki de eski isimlere kafa tutacak kadar özgüven sahibi olamazlardı vs. Ama bu tür şeyler kimlerin daha çok sevildiğini, kimlerin daha çok kazanacağını belirler, oyunu kimin daha iyi oynadığını değil.
“Panik yok canikom, bu bir pos makinesi değil, nakiti vakiti yerine koy hadi” - Ceza, bu oyunun maddiyatla ilişkili olmadığını dile getiriyor. Müzik yolunda ilerlemek için elbette para gerekir, ama Ceza gibilerle aşık atmak için para dışında da sahip olmanız gereken şeyler var. Ceplerindeki paralarla, arkalarındaki kitle destekleriyle tepeye çıkabileceklerini zannedenleri Ceza “canikom” diyerek küçümsemiş oluyor.
“Gerisin geri giden kim olursa biletini kesin” - Bir mücadeleye giriştikten sonra rakibini alt edemeyeceğini anlayan insan geri çekilir, olayı tatlıya bağlamaya çalışır veya sıvışır. Ceza, kendisine meydan okuyup da geri çekilenleri kitlenin de onaylamaması gerektiğini belirtiyor. “Kalıp savaşmak yerine vur kaç yapmayı tercih edenleri, rakibini alt edemeyeceğini anlayınca geri vites yapanları baş tacı etmeyin.” diyor.
“Bir bakıma gel, bir bakıma al kendini / Bu takıma gir, bu akıma dal” - Rap'in endüstri boyutuyla ilgili göndermeler var burada. “Bir bakıma”, işin bütün yönleriyle ele alınmadığı durumlarla ilgili bir tabirdir, “bir bakıma gelmek” de kişinin kendisini tamamen o işe vermemesiyle alakalı bir tabir oluyor. “Bir bakıma al kendini” de müzik piyasasına girenlerin imajlarına (dış görünüşlerine) dikkat etmeleriyle alakalı. “Bu takıma gir, bu akıma dal” derken de bu işe el atan bazı kimselerin tek başlarına var olamayacaklarını ve akım hâlini almasa / popülerleşmese bu işe yönelmeyeceklerini belirtiyor.
“Bu nasıl bir bal / bu bala bir ban ve tadına bak / Kovanın etrafında katil arılar var ama” - Dışarıdan sadece olumlu yönleri (para, şöhret) gözüken işin, içine girince olumsuz taraflarıyla karşılaşılacağı anlatılıyor. Katil arılar; yapımcılar, magazinciler vb.
“Birçoğu gömmüş, yokmuş adap” - Bu dize hem piyasanın durumuyla hem de toplumun durumuyla alakalı olarak düşünülebilir. Yemek yarışmaları, tartışma ve magazin programları vs. ile toplumumuzun ne kadar polemikçi bir yapıya büründüğünü görebilirsiniz. Sürekli karşıdakini gömmeye uğraşan, kendisini erişilmez bir konumda zanneden insanlar topluluğuna dönüşüyoruz. Gerçekten iyi işler yapan insanlar karşılarındakini gömmek için uğraşmaz, başkalarının onu gömme çabasıyla da yerin dibine girmez.
“Bir sürü konuda bulamıyorum muhatap” - Piyasayı düşünürsek, “İnsanlar hep magazinel olaylarla ilgileniyorlar, ciddi bir tartışma konusu açmaya kimse yanaşmıyor” diye okuyabiliriz. Toplumu düşünürsek de, “Herkes belli kaygılar içerisine hapsolmuş, 'yarın' deyince herkesin aklına gündelik meseleler geliyor. Sadece futbol, siyaset, ekonomi konuşulan bir ülke olduk.” gibi bir anlam verebiliriz.
“Taşmıyor bardak, patlıyo' maytap” - İnsanlar artık kavga çıkarmak için bardağın son damlasını beklemiyor, patlamaya hazır bomba gibiler.
“Yan bir bakışla da geriliyo' asap” - İnsanların basit sebeplerle kavga ettiği günümüz dünyası eleştiriliyor. “Suspus” parçasının klibinde de trafikte kavga eden insanlar vardı hatırlarsanız.
“Son vitesteyken hürmet / Olay hep son viteste sürmek” - Bir araba yarışına giren iki kişi düşünün; biri hızlandıkça diğeri de hızlanır, genellikle yarışı bırakmazlar. Ama taraflardan biri, rakibinin hızına yetişemeyeceğini anlarsa yarıştan çekilmek isteyebilir. Başka alanlarda da geçerli bir durumdur bu; önce rakibi küçümseyip sonra işin rengi değişince veya farklı hesaplar devreye girince -hoşlandığınız / sevdiğiniz kızın bir yakını olduğunu öğrenirseniz falan- “Büyüksün abi” triplerine girilebilir. Ceza da girilen yarışta her zaman son hızda devam edilmesi gerektiğini düşünüyor.
Bu sözler bana nedense Norm Ender'i hatırlattı. Şu son dönemde “Mekânın Sahibi” şarkısıyla “rapin yozlaşmasına karşı olan adam” tavrı takındı ve çıktığı programlarda “Ben, Ceza, Sagopa böyle rap yapmıyoruz.” gibi söylemler geliştirmeye başladı. Onlar hakkında fikri sorulunca “O da iyidir.” falan demeye başladı. Ama reklam konusunda eleştirilince yine “Abileriniz yalamayı seçti, ben giydirmeyi” şeklinde bir göndermede bulundu. Norm'un bu durumunu da vitesi bir alçaltıp bir yükseltmek şeklinde düşünebiliriz. (“Beatcoin” bu olaylardan önce yapılmış bir şarkı olsa da hayatta bazı şeyler değişmiyor. Burada “Ceza geleceğe diss atmış” da diyebiliriz. :-) )
“Benzinin bitti oldun örnek” - Benzini biten / bitmeye yüz tutan kişi eskisi gibi hız yapamaz, hız yapmadığı için de trafikte örnek bir şahsiyet hâline gelir. :-) Benzin burada paraya karşılık geliyor tabii; müzik piyasasında insanlar daha fazla kitle edinmek gibi amaçlarla belli sosyal sorumluluk projelerine imza atabilir, tarz değişikliğine gidebilir ve eskisi gibi sert, küfürlü sözler yazmayı bırakabilirler. Ceza'nın akla gelen en büyük rakipleri Sagopa ve Norm'dur. Norm, “Müzik şirketim izin vermiyor.” gibi bahanelerle küfürsüz şarkılar içeren bir albüm yaptı. Sagopa bir ara dinî-tasavvufî içerikte, küfürsüz şarkılar yayınlıyordu. Biz Sagopa'nın samimi olduğunu düşünsek de Ceza, Sansar Salvo gibi isimler Sagopa'nın samimiyetine pek inanmadılar.
“Test değildi ki bu geldi direktman” - “Tatbikat değil, gerçek” gibi bir söz.
“Besbelli bu düzen, götürmek” - Hem piyasa, hem siyasetle ilgili bir gönderme olarak okuyabiliriz.
“Sen iki adım ötede dur ve tırrek lan” - Karşısındaki kişi Ceza'yla kapışabilecek seviyede olmadığı için Ceza böyle diyor. “Tırrek” kelimesi bana ilk başta “track”i çağrıştırsa da “korkak, mal, güçsüz” gibi anlamlarda kullanılan bir kelimeymiş.
“Trap değil bu iki r ile Tr-rap” - “Tr-rap”in “Türkçe rap” manasında kullanıldığına daha önce değinilmişti.
“Besteymiş, hastaymış, ne yapayım, en kralı bu / Su yolunda kırılan bir testiymiş, eskiymiş, umrumda değil” - “Best-e” bağlanmaktan geliyor, “hasta”yla yan yana kullanılınca “tutkun ve hasta” şeklinde bir anlam ortaya çıkıyor. “Su yolunda kırılan testi” de kişinin, neyle sonuçlanacağı aslında baştan belli olan bir yola girmesiyle alakalı bir tabir. “Eskiymiş” de bahsedilen kişinin emektar biri olmasıyla alakalı. Bu kısımlar aklıma Sagopa'yı getirdi. Melankolik rap, Ceza'nın genellikle karşı çıktığı bir müzik türü olmuştur (“Bırak ağlatmayı da ol didaktik.” [“Yok Geri Dönmek”]), “besteymiş, hastaymış, ne yapayım” sözleri de ikili ilişkileri anlatan ve/veya karamsar bir bakışla üretilen şarkıları hedef alan bir gönderme olmalı. Direkt Sagopa'yla ilgili bir gönderme olarak almayıp kapsamını genişletebiliriz tabii, oraya geleceğim birazdan.
“Beste” lafını gerçek manada alıp “Besteymiş ne yapayım, en kralı bu” olarak okursak, Ceza'nın kendi bestesini kendi yapmayan bir rapçi olarak bu işin kralı olduğu mesajını verdiğini söyleyebiliriz. Bu, rap'in diğer müzikler içindeki konumuyla da alakalı. Diğer müzik türlerinde besteye önem verilir, rap'te ise söze önem verilir. Rap, müziğinin sıfırdan bestelenme ihtiyacı duyulmayan bir müzik olması sebebiyle de eleştirilir. Diğer müzik türleri rap'ten daha eskidir, hâliyle icracılar da daha köklü bir geleneğin temsilcisidirler veya öyle gözükürler. Yine aynı şekilde, diğer müzik türleri -özellikle pop- genellikle ikili ilişkileri konu edinen, karamsarlaşabilen sözlere sahip olurlar. “Su yolunda kırılan testi” misali, şöhretlerinin olumsuz taraflarıyla gündeme gelen insanlar da vardır diğer müzik camialarında. Ceza “En kralı bu.” diyerek rap'in diğer müziklere olan üstünlüğünü savunmuş oluyor diyebiliriz (Rap içinde de battle rap).
“Uykum yok hiç / Geçmez vakit / önce bir hak et” - Ceza'nın uykusunun olmaması, şarkı üretmek için olmasa bile konserler vs. sebebiyle sürekli rap için koşturmasıyla alakalı denebilir; ama arkadan “Geçmez vakit” gelince anlam biraz değişiyor. Yattığı yerde uyuyamamasının sebebi kaygıları da olabilir, bir an önce kalkıp işine devam etme isteği de. “Önce bir hak et” diyerek, işine onun gibi bağlı olmayanların eriştikleri kazançları hak etmediklerine işaret ediyor.
“Parladı yakıt, eyvah, hadi kaçın” - Kaza yapmış bir arabada sızıntı oluşursa araba havaya uçar. Ceza, artık işin patlama noktasına geldiğini ve ona güç yetiremeyeceklerin kaçması gerektiğini söylüyor.
“Etrafımda dönen akbabalara inat yürüdüğüm yoldan” - Eksiltili bir cümle dersek sonu “dönmem” olur; önceki cümleye bağlarsak da sona “kaçın” gelir. Ceza'nın yürüdüğü yol rap yolu olduğuna göre, bir önceki cümlede birilerinin kaçmasını istediği yer de rap yolu.
“Gelsem gece sessiz, başlatsam oyunu, kim oynar” - “Kameralar önünde değil, reklam yapabileceğiniz şekilde değil, teke tek olduğu zaman hanginiz karşıma çıkmak isteyecek? Arkanızda kitle desteği olmadan hanginizin gücü yetecek?” demek istiyor. Bu cümle, rap popülerleşince rap'e yönelen popçuları da düşündürüyor diyebiliriz. Rap, şöhret olamayan ve bu işten doğru dürüst para kazanamayan kimselerin başlattığı bir işti, popülerleşince herkesi kendine çekmeye başladı.
“Kanadın yok, paraşüt yok, becerin yok lan, in oradan” - Ceza'nın bahsettiği vasıfları taşıyan bu kişinin ineceği yer TV ekranları, sahne ve/veya piyasadaki taht diyebiliriz. (“Kral olmadan taç takanlar kafaya karanlıktan kurtuluşun çaresiyse ben yokum bu işte” [“Bir Var Bir Yok”])
“Ateşi yakın hadi, aleve verin her yeri / Ben derinden gelen o deli” - Yine kitleye yönelik mesajlar var. Ceza kendisine “Evin delisi” der malumunuz olduğu üzere, burada da öyle demiş.
“Bitmez enerjim var, sanki bir helikopterim” - Güzel bir cümle ama kafiyenin sevkiyle “helikopter” demesi pek iyi durmamış gibi. Gerçi bu durumlarda genellikle tank gibi benzetmeler yapılıyor, onu yapan da Fuat. Ceza farklı bir şey olmak istemiş olabilir. :-)
“Yazılan çok ama mana yok / Konuşamayan atıyor nara 'yeah yeah' ” - Ceza yine ortaya koyulan işleri eleştirmiş. “Konuşamayan atıyor nara” dedikten sonra “yeah yeah” deyişi zombileri anımsatıyor (Bu “yeah yeah” diyenler hem şarkıcılar, hem de kitle.). Zombiler, ruhlarını kaybettikleri hâlde yaşamaya devam eden hayalî varlıklardır, toplumlar da öz kültürlerine yabancılaşarak, duyarlıklarını yitirerek vs. zombileşirler. “Zombi”, “mankurt” gibi tabirlere sosyolojik yazılarda rastlayabilirsiniz.
“Hadi kop, hep hip hop” - Ceza tarzından ödün vermeden üreteceğini belirtmiş oluyor.
“Black Ops, Spec Ops gibi Fatal hep V.İ.P” - Fatalrhymer Ceza'nın diğer mahlası malum olduğu üzere. “Black Ops” (Call of Duty Black Ops) ve “Spec Ops” da oyun serileriymiş. Ceza oyunlara ilgili biri, hatta Assassin's Creed'de ilk yüze girmişliği olduğu söyleniyor.
“Hepsi tespitçi bir ciğerci” - Ciğerci, kendi işine bakan, para kazanmak için hayvanların ciğerini söken kimse anlamında olmalı. “Tespit” kelimesi de bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunan konularda birtakım tespitler yapılmasıyla ilgili olarak kullanılmış. (Ceza'nın zamanında Kıraç'la yaşadığı polemiği, müzik yarışmalarında rap karşısında alınan tavrı, popçuların rap'i eleştirirken sadece belli örnekleri göz önüne almasını düşününüz.)
“Hiç çağırmayın oralara inemem” - Burada talk show'ları vs. kastediyor olmalı. “İnemem” derken seviye göndermesi var. (Zamanında “Adam zannetiğim şovmene bak” [“Bir Var Bir Yok”] diyerek de bu tür göndermeler yapmıştı Ceza.)
“Panik yok, daha sürecek sinemam” - Rap kötü bir yere doğru gitse de Ceza üretmeye devam edecek, basit rap'lerden kaçıp bir sığınak misali onun rap'lerine sığınmaya devam edebileceğiz.
“Akıl verenin beyni yok ki bir gram bile” - Sosyolojik bir gönderme yine.
“Ben inersem kalmaz direnen (headhot)” - Yine oyunlarla bağlantılı bir tabir. Ceza'nın karşısında direnmenize bile gerek yok, kaçınılmaz sonu ertelemiş olursunuz sadece.
“Laptoplara virüs bulaşıyormuş, at format” - Oyunlardan laptop'a bağladı tabii. :-) “Dur, düşün” gibi bir mesaj vermek istiyor. Başkalarının yönlendirmesiyle veya kendi alışkanlıklarıyla hareket eden birey hata yapabilir; arada kendine format atması, sakin kafayla düşünmesi, bir şeylere baştan başlaması yerinde olacaktır. “Virüs”, toplumun empoze ettiği veya ortalıkta dolaşırken kaptığımız beğeniler, yönelişler, dünya görüşleri vs.
“Biz gidelim yola, dolmayacak mide” - Yürüdüğü yolda para kazanmayı öncelik olarak görmemesiyle alakalı bir tabir.
“Burası daha çok ısınacak, önemi yok / Biliyorsunuz ki bu konuda pîrim” - “Çekişmenin dozu artabilir, ama ben bu işte usta olduğum için devrilmeyeceğim.”
“Ve yeni bir gün başlıyor mîrim / Karanlığa tohum ekenler değiliz / Zafer her zaman olmuyor iyinin / Akıp gidiyor günlerimiz bir bir / Ama son kalan hep iyi gülüyor, değil mi? / Bir komik, bir hüzünlü bu film / Çok konu var ama varmıyor dilim / İşte bu ispat, her yer oldu pas / Her gün aynı hamam aynı tas / Bazen her şey gitmiş rast, bazen gelmez rast / Boş ver zaten baksana, dünya fanus, yeniden başlıyor kâbus” - Burada battle'ı bırakıp hayat felsefesine geçiyor; beatteki değişim öyle sevk etmiş olabilir. Klibin burasında da bir “aydınlanma” var. Dünya üzerine, hayat üzerine sözler sıralıyor, ama sonunda bu sözleri bırakıp gerçek dünyaya, karanlığa geri dönüş yapıyor ve “Yeniden başlıyor kâbus” diyor. İnsan bazen durup hayatın gidişatı hakkında, insan ilişkileri hakkında, geçmişi ve geleceği hakkında... durup düşünmek ister; ama “fanus” gibi sıkıştığımız bu dünyada belli koşuşturmacalara girmek, kendimizi bir akışa kaptırır gibi yaşamak durumunda kalabiliyoruz. Böyle meselelerden bahsetmeye kalkınca çevremizdekiler de “Boş ver”, “Dünyayı sen mi kurtaracaksın” gibi söylemlerle bizi tekrar dünyanın günlük meseleleri içine çekebiliyorlar. Ceza da beatteki değişimde bu tarz bir değişim geçiriyor ve “realite”ye dönüş yapıyor, diyebiliriz. “Çok konu var ama varmıyor dilim” demesi de dünyadaki olumsuzlukların git gide artmasıyla alakalı. Bir de şu var: Ceza rap'teki konumundan bahsederek “pîrim” dedikten sonra hayat felsefesi yapmaya geçmiş. Gerek sözler, gerek aydınlanma sahnesi açısından dinî-tasavvufî manadaki “pîr”leri hatırlatacak bir geçiş yapmış. Biraz zorlama olacak ama belki de “Hepimiz bir şeylerin farkındayız. Böyle laflar söylüyorlar diye, ortalıkta 'Ben pîrim' diyerek dolanıyorlar diye birilerinin arkasından gitmeyin. Gerçek dünyaya dönün.” gibi bir mesaj vermek istemiş de olabilir. “Kim Olduğunu Unut”ta da “İnanmayın kâhine / Bense bu hain dünyadaki kalan en son Bilgin'im” diyordu. Aynı şekilde, Sagopa da “Söylenecek Çok Şey Var'da “İnsan akıllı fakat akılsızlara takıldı / Bir akılsızdan akıllanan akılsızlar çoğaldı.” diyordu mesela.
Klibe gelirsek; toriko güzel bir yorum geliştirmiş, farklı bir yorum geliştirmek pek mümkün gelmedi bana. Bu insanların belli bir hedefi var, belli ki bir şey arıyorlar. Ama aradıkları şeye giden yolda rastladıkları bir ipucunun belirleyiciliği yok gibi. Ceza, ipuçlarının izini sürerek gidiyor, diğerleriyse ya korkudan kaçışıyor ya da diğerlerinin peşine takılıp gidiyorlar. İlk grupta, yerde rastladığı bir şeye bakan (“durup düşünen”) genç çocuk diğerlerinin arkasında kalmaya (dışlanma / ötekleştirilme / geri kalma duygusuna itilme) mahkûm oluyor. Kırmızılı bir adamda da bir büyülenmişlik hâli var; o da hedefe ilerleyen yolda yürüyemiyor. İnsanların bir yerden sonra istemeye istemeye yürümeleri de bu gidişata özgür iradeleriyle katılmamış olduklarını gösteriyor. Moda, çevreye uyum vs. gibi sebepler onları bu yola sokuyor ve sokmakta diyebiliriz. Arada görünen koca kafa da beyni boş şeylerle şişirilen bireyi düşündürdü bana. (“Bir sıra diziler, beyninin ebesini beller / Gençliğin beynini yerler” [“Yok Geri Dönmek”], “Kulağına dandik müzik takılanlardansın” [“Suspus”] vs.) Klibin sonunda şarkının başındaki söze ve sahneye geri dönülmesi de “Böyle gelmiş böyle gider” şeklinde bir mesaj olmalı.
“Şarkının adı ile içeriği arasında bir bağlantı yok” dedik ama, “bitcoin” paranın şekil değiştirmiş hâli. Öyle ya da böyle, birtakım değişiklikler yaşasak da hayatta belli belirleyenler var, para da bunlardan biri. Klipte de insanların kılık kıyafetleri değişse de gittikleri yer ve gidiş şekilleri pek değişmiyor. Ceza, günümüz dünyasını eleştiren sözler söylediği bu parçaya günümüz dünyasıyla ilgili bir isim vermiş de diyebiliriz.
Genel olarak “on numara” diye nitelendirilebilecek bir iş değil gibi; “Suspus” da öyle bir şarkıydı zaten. Ama tamamen rhyme ve flow olsun diye söylenmiş sözlerden de oluşmuyor. Aradaki bazı ritim geçişleri (ilk cümleden sonraki vs.) biraz kulak tırmalıyor sanki, o aydınlanma geçişi de -güzel mesajlar verse de- gereksiz gibi geldi bana. Aşağı yukarı 10 üzerinden 8,5'luk bir şarkı.
klibi izlerken sanki bir süre sonra karanlığın içinden sago çıkıp şarkıya girecekmiş gibi bir hissiyata kapıldım.
neden bilmiyorum.
bu güne kadar "barışsınlar" şakşakçılarında da değildim. noluyor aq. vahiy falan mı geliyor.
nereden bakarsan bak çöp olan parça. yani 'bayık' olarak nitelendirilen toz taneleri bile kendini daha çok dinletiyor. lirikler çöp beat çöp. ceza'nın flowu bile parçayı tek düzelikten kurtaramamış. bir de bu parçayı yayınlamak için 2 yıl beklemesine anlam veremedim. hatta klip çekmesine bile gerek yokmuş audio olarak verseymiş. 3/10
bol'da yer alan içeriğin doğru veya güncel olduğu hiçbir şekilde iddia veya garanti edilmemektedir. burada okuduklarınız sizi dehşete düşürürse türkçe rap ansiklopedisine de göz atmayı deneyebilirsiniz. hukuka aykırı olabileceğini düşündüğünüz içerikler titizlikle incelenip gereği düşünülmektedir. sözlüğü reklamsız görüntülemek isterseniz üye girişi yapabilirsiniz. soğuk içiniz.