burada mesele özendiriyor mu, özendirmiyor mu meselesi değil ki. özendiriyorlar abi, reklamlar, biliçaltı vs diye buraya paragraflar döşeyen arkadaşlar meselenin özünü kaçırıyor. bu eylemden zarar gören birilerinin olup olmadığını saptayamazsın, burada kanunu uygulayanın yorumu önemli ve insanlar artık yargının adil davrandığına ve kanunların herkese eşit uygulandığına inanmıyor; sıkıntı bu. pandemi nedeniyle yasak koyanlarla bu yasakları çiğneyenlerin aynı kişiler bu ülkede. bu kararın insanların vicdanında yer bulabilmesi için insanların ülkede hukukun adil işlediğine ikna etmen lazım. ve uyuşturucu baronları dışarı salınırken, ağır suç işleyenler elini kolunu sallayarak dolaşıyorken insanların bu kararın adil olup olmadığını sorgulamasından daha normal bir şey yok. hayki'nin bir sözü vardı: "amcan başbakansa içiyorsun elli kilo esrar"
yoksa uyuşturucunun neden yasak olduğu meselesi de, bir şeylere özendirme meselesi de içinden çıkması çok zor konular.
"neden kadınlara tecavüz etmenin kötü olduğunu düşünüyorsunuz ve buna nasıl karar verdiniz ?
neden birini öldürmek kötüdür ?"
mesele neyin iyi neyin kötü olduğu meselesi değil zaten. mesele başkasının hak ve özgürlüklerini ihlal ediyor mu meselesi. birini öldürürsen onun doğrudan yaşama hakkını elinden alıyorsun. gerçekten bunu tartışmayacağız umarım... uyuşturucu kullanman doğrudan bir başkasına zarar vermez. bunu yasaklamak insanların özgürlüklerini kısıtlamak anlamına gelir. eğer uyuşturucunun toplumsal maliyeti fazlaysa bununla ilgili düzenlemeler yapman gerekebilir, kamu yararını birey yararının önüne koyarak. uyuşturucu talebinin ve kullanımının yaygınlaşması ile suç oranlarındaki artış arasında bir nedenselliğin kurulabiliyor olması bunun gerekçesi olabilir. sosyal devlet olarak insanlara bedava sağlık hizmeti sağlıyorsan uyuşturucu kullanımı insanların sağlığını çok olumsuz etkilediği için büyük bir maliyet anlamına gelebilir mesela; bu durumda o maliyeti karşılamak için çok yüksek vergiler koyman gerekebilir, çok yüksek vergi de kaçakçılığın büyümesine sebep olabilir. serbest bırakırsan sana daha yüksek bir maliyet olarak dönebilir de. daha fazla bağımlı daha fazla rant ve daha fazla suç anlamına gelir. vesaire vesaire... yani çok farklı boyutları olan bir konu; cinayet, tecavüz vs bambaşka bir şey, bu bambaşka bir şey.
özendirme meselesinin içinden çıkmak daha da zor. "yarın da bir başkası direkt pkkyi öven sarki yapsın ve dillere dolansin" demiş birisi de. ya ne alaka? suçu ve suçluyu övmek oluyor o. olayı veya faili övmek ayrı bir şey, suç kavramını, suça konu olan kavramları övmek veya onlardan bahsetmek ayrı bir şey. şiddet eylemlerini öven ve estetize eden yapım zaten gırla. ayrıca bir insan uyuşturucu kullanmanın serbest olması gerektiğini düşünebilir ama hiçbir mantıklı insan başkalarını keleşle taramanın serbest olması gerektiğini düşünmez. e çünkü başkasının temel haklarına doğrudan saldırmanın serbest olacağı bir toplumsal uzlaşının çelişkili olduğu açık; o zaman neden bir toplumsal uzlaşı olsun? gerçekten şaşırıyorum bazen, insanların basit şeyleri birbirinden ayıramamasına.
e burada şiddeti, yani insanlara doğrudan zarar verecek eylemleri özendirmenin aslında daha da sıkıntılı olduğu yüzümüze çarpıyor; eğer mesele özendirmeyse. hatta buna toksik maskülaniteyi normalleştirme ve pazarlamayı da koyarsın o zaman, ne bileyim işte bazı kesimlerin değerlerini överek toplumsal ayrışmayı körüklemeyi de koyarsın; bunlar sosyal yaşantıya daha doğrudan etki ediyor. özendirme, reklam vs konusunda organize algı çalışması yürütmek farklı bir şey, bireysel olarak kendini ifade etmen (müzikle veya başka şekilde) farklı bir şey. ayrıca bir akli melekeleri yerinde bir yetişkinin istismar edildiğini söyleyebilmek için veya buradan bir başkasını suçlayabilmek için orada aile içi, iş hayatı, okul, borçlu-alacaklı, hiyerarşik vs bir ilişki olması lazım yani. burry soprano, youtube'da gezinen beni istismar edemez, hak ve hürriyetlerime kast edemez, bu şekilde suçlanamaz. çocuklar kötü etkileniyorsa sagopa'yı da atalım hapse, gençleri depresyona ve asosyalliğe itiyor diye? kim karşı çıkabilir, yani kim ölçebilir bunu? bütün bunlar uygulamanın ne kadar adil olduğunu tartışılır hale getiriyor ve kanunları koyarken de uygularken de adil olmak gerekir.
saatlerce tartışılır bunların üzerine ama meselenin özü hukukun üstünlüğü değil üstünlerin hukukunun geçerli olması ve bu yüzden bu ağır kararın insanların vicdanını yaralaması. bana göre suç teşkil eden ögeler var gibi bu şarkıda falan demekle olmaz bu iş, genç bir insanın hayatı söz konusu, çocuk oyuncağı değil. hukuk bu kadar siyasetin oyun alanı haline gelmişken bu kararların insanların ifade özgürlüğünün gasp edilmesine veya birilerinin rantına hizmet etmediğini, böyle bir amacın güdülmediğini; kararların hak ve hürriyetler, kamu yararı gözetilerek bağımsız mahkemelerce verildiğini, adil yargılama yapıldığını falan insanlara açıklayamazsın kolay kolay.
@kendime sarilir donarim - “İçerik en son tartışılacak konu değil mi?” - Belli bir noktadan bakarsak evet ama yukarıda da dediğim gibi, böyle şarkılar gündeme geldikçe veya böyle cezalar alındıkça tartışma da yine bir şekilde “sanat” ve “özgürlük” kavramlarına geliyor, gelmek zorunda da. Alınan ceza eleştirilirken “Sanat özgürdür.”, “Diziler özendirmiyor mu?” vs. deniyorsa birileri de çıkıp “Burry'nin yaptığı ne kadar sanat?”, “Saydığınız diziler ne kadar kötü ise Burry'nin şarkısı da o kadar kötü.” falan diyecektir. Etki-tepki meselesi aslında; dolayısıyla “Şimdi bunu mu tartışalım?” demeye pek gerek yok.
Esas maksadın gençlerin iyi yetişmesi olmadığına veya yapılanların bunu sağlamaya yaramayacağına ben de katılıyorum, hapis cezasını da onaylamıyorum; ama atılan adımdaki yanlışı “Sizin esas derdiniz gençlerin yanlış işlere özendirilmesi ise şarkıyı yasaklamanız yeterli. Çocuk hapiste ama şarkı hâlâ ulaşılabilir durumda.” falan diyerek eleştirmek varken dönüp “sanat” ve “özgürlük” kavramları üzerinden karşıtlık geliştirince o noktalardaki boşluğu da doldurmak gerekiyor.
“İnsanın kendine zarar verme özgürlüğü”nün olması başka şey, bu zararı yarar gibi göstermek başka şey. İnsan kendisi için sakıncalı olabilecek bazı şeyleri yapmakta özgür olabilir ama bunu açıktan yaparsa başkalarının aklına da sokmuş olur, bu noktada da ayrı bir sorumluluk başlar.
“Düşünsene Müslüm Gürses gençlere jilet attırıyor diye hapis cezası alıyor. Absürt olmaz mıydı?” - Absürt olur tabii, çünkü Müslüm Gürses hayatta değil. (Tamam, kötü espri. :-) ) Müslüm Gürses şarkılarda kendi koluna attığı jiletlerden bahsetmiyor ki, kola jilet atmak sadece onun dinleyicilerinin yönelişi. Orada üzüm üzüme baka baka kararır psikolojisi devrede olabilir ama Müslüm Gürses bu üzümlerden biri değil. Dinleyicilerinin hareketlerinden kendisi de hazzetmiyormuş zaten (bkz. Vikipedi - "Müslüm Gürses" - "Jiletli Konserleri".), konserlerinde polisler arama da yapabiliyordu. Bunun haricinde, eskiden arabesk müziğin sanat değeri taşımadığı görüşü de vardı ve TRT arabesk müzik yayınlamıyordu; “Türk sanat müziği” ibaresinin üretilmesi de bu konuyla alakalı. Yani Müslüm Gürses ceza almamış olsa bile yaptığı müziğin sanat değeri taşıdığı düşünülmüyordu.
tartışmayı kısır döngüye sokmadan kısa 1 toparlama yapayım. öncelikle benden 1 tık da olsa küçük 1i hapis cezası aldı; üzgünüm, kırgınım, kızgınım. bu duygular içerisinde sözlüğe girdim sizlere yansıttıysam affola. anladığım kadarıyla 1çok noktada aynı olmasa da benzer fikirlere sahibiz fakat önceliğimiz ve ifade ediş şeklimiz fark ediyor. hapis cezasının ağır olduğu ve şarkının kaliteli 1 eser olmadığı konularında hemfikiriz. içeriği de tartışılsın, normalleşmesin tamam ama lütfen bu başlıkta olmasın. tamam bu zamanda tartışalım ama bu başlıkta, bu bağlamda tartışınca iktidar sahiplerine alan açmış olacaksınız lütfen bunu dikkate alın.
@feci
bir önce ki entry'de dediğim gibi ; yanlışı yanlışla savunmamıza gerek yok. bahsettiğin her şeyin karşısında olalım. meselenin özünü kaçırmıyorum. haklıyken haksız duruma düşme nedenimiz şarkılarında ''uyuşturucuya özendirme'' suçu işleyen rapçiler oluyor maalesef. ''burada kanunu uygulayanın yorumu önemli'' sence burada ''uyuşturucuya özendirme'' suçu işlendi mi işlenmedi mi ? peki burry soprano'nun bu açıdan savunulacak bir tarafı var mı ? yok. ne açıdan savunulacak tarafı var ? bu cezanın hiçbir hakkaniyeti yok. peki dinleyiciler nasıl bir savunma içindeler ? ''x de yanlış o duruyor o zaman bu y yanlışı da doğru'' bunun kadar mantıksız bir argüman ile karşı çıktığın zaman baştan kaybetmiş olmuyor musun ? ben x'i de y'yi de savunmak istemiyorum. ne yapmalıyım ?
neden yasak olduğu belki tartışılabilir ama özendirme meselesi çok net bir konu. birinin bilinçaltına doğduğu andan beri bir şeyler pompalamak çok çok daha yanlış bir konu. bu bahsettiğim şeye örnek olsun diye yazmıştım "neden kadınlara tecavüz etmenin kötü olduğunu düşünüyorsunuz ve buna nasıl karar verdiniz ? neden birini öldürmek kötüdür ?" sorularını. bunlara nasıl sen karar vermediysen ve ''otomatik'' olarak aldıysan aynı sistemle de ''uyuşturucunun güzel bir şey olduğu'' mesajını alıyorsun demek istedim. sen eylemlerden bahsediyorsun. ben bir kişinin neden o eylemi yaptığından bahsediyorum. eylemi baskılamak niyetinde değilim. eylemi yapmak istemene neden olan şeyin bitmesini istiyorum. neden ? çünkü ben bunu bilinçli olarak seçmiyorum. ben bunu bana haberim bile yokken verilen bu mesajlardan alıyorum. burry ''senin her türün ayrı bir zevk'' diyor, filmde atmosferik ortamlar yaratılıyor, sokakta ki abi eğlenceli anılarını anlatıyor gülerek. reklamdan kasıt budur. bunları engeller ve toplumu bilinçlendirebilirsen (bu zararlarını anlatmaktan ibaret değildir) bireylerin seçme haklarını korumuş olursun. değil mi ?
aslında bahsettiğin gibi suçu estetize eden yapımlar da aynı bilinçaltı mesajlarını popmalar. yaş kısıtlamalarının vs bir anlamı var. (ki yaş kısıtlamasında 18 yaş üstü bireyin ''bilinçli'' olduğu varsayımı beni hep güldürmüştür.) sigara denen uyuşturucu dünyada ki tüm savaşlarda ölen insanlardan daha fazla insanı öldürmüşken neden keleşlerle birbirini taramak kadar problem olmuyor ? asıl problem burada. gene yanlışı yanlışla kapatmaya çalışıyoruz. ikisi de yanlış. peki biri niye daha doğru geliyor ? (ya da daha zararsız ?) işte algı böyle bir şey. hiçbir mantıklı insan uyuşturucu kullanmanın serbest olması gerektiğini düşünmez ve hiçbir mantıklı insan başkalarını keleşle taramanın serbest olması gerektiğini düşünmez. başkasının temel haklarına doğrudan saldırılan bir diğer konu da demin ifade ettiğim gibi ''özgürce düşünme'' eylemidir.
daha da zararlı mıdır bilemeyeceğim fakat zararlı olduğu konusunda haklısın. onları da koyuyorum zaten :D. ne doğru ki aq dünyasında. evet bireysel ve organize reklamlar farklı etki ediyor. arada ki tek fark sadece etki meselesi. organize çalışmalar çok daha teknik ve sürekli iken bireysel olanlar çok daha duygusal ve kısa süreli oluyor. bence bireysel etkiler daha yüksek. annenin sana bir şey önermesi ile bir internet reklamının sana sürekli aynı şeyi göstermesi arasında ki etki farkı gibi. youtube da gezinen sana niye reklam koyuyorlar diye sormak isterim. seni neden bu kadar merak ediyorlar mesela ? neden algoritmalarla donatıldın ? sen de değerlisin.ve ayrıca sen de manipüle edilebilirsin.
bizim burada ki tartışmalarımız hem otoriteden hak aramak için olmalı hem de kendimizi geliştirmek ve bilimsel bilgiler ışığında daha gelişkin bireyler olmaya çalışmak olmalı. dediğim gibi bu genç insan suç işledi demek bu cezayı hak etti demek anlamına gelmez ama bu haksızlık durumunda kalması bu genç insanın gerçekten de ''suç işlediği'' gerçeğini değiştirmez. bu ayrımı yapalım. derdim bu. hak arayalım fakat rapçilerin bu ''ben kendimden mesulüm beni bir şey bağlamaz'' tavrını da bitirelim aynı zamanda. milyonlar seni izliyor, dinliyorken nasıl sorumluluğun olmaz ? işte biz bu olaylarda rapçilere de tepki koymak zorundayız bu bağlamda. derdim meramım budur.
@kendime sarilir donarim - Bu konuları bu başlıkta tartışmayı ben de istemezdim ama başlıktan bağımsız olarak hepimizin birtakım ezberleri var ve bu ezberler de her başlıkta ortaya çıkıyor. Sonrasında bu ezberlerin zıddı ezberlerle hareket edenler veya birtakım noktalarda kendince ezberleri kırmaya çalışanlar oluyor; buradaki vaziyet de bu aslında.
“İktidar sahiplerine alan açmış olacaksınız, lütfen bunu dikkate alın.” - Burada duygusal bir bakış sergiliyorsun diyebilirim. Burada bizim konudan saparak “Hak ettiği ceza bu değil ama yaptığı iş de hakikaten doğru değildi.” dememiz böyle bir sonucu doğurmaz, tam tersi, duygularımızla hareket etmek kendi içimizde gereksiz yere çatışmamıza ve birtakım mantık boşlukları bırakmamıza sebebiyet veriyor. “İktidar sahipleri” de bu mantık boşluklarını arayıp bularak, bulamazlarsa varmış gibi göstererek kendilerindeki mantık boşluklarını gizlemeye uğraşıyorlar. Bir kapalı ablanın sokak röportajını izlemiştim, “Adamlar 'demokrasi' diyordu, 'sandık' diyordu, biz de 'Ne güzel' diye savunuyorduk; belediye seçimlerinde kazanamayınca seçimleri iptal ettiler. Demek ki demokrasiyi sadece kendileri seçilince önemsiyorlarmış.” falan diyor. İzlerken “Günaydın.” diyorsunuz ama insanların bir kısmı bu durumda maalesef, bir şeyler ayyuka çıkmadıkça fark edemiyorlar. O iktidar sahipleri de kendi yanlışları fark edilmesin diye başkalarının yanlışlarını eleştiri konusu yapmak, üzerlerine gitmek / gidiyor görüntüsü vermek mecburiyetinde. A Haber'in “Susamam” belgeselini hatırlayalım mesela; biz bunun baştan aşağı iftira ve saçmalık dolu olduğunu biliyoruz, ama izleyen kitle bilmiyor. Şarkıda buldukları -daha doğrusu uydurdukları- boşluk da terörden bahsedilmemiş olması, şarkıyı yapanların sabıkalı olması falan filan. Rapçilere bu tür yaftaları takabilmelerinin önünü açan şeyler de bizim sanat eseri oluşunu tartışmaya açtığımız şarkılar. Sizdeki en ufak boşluğu fark edip “Bunların hepsi böyle.” demeye getiriyorlar işi. Kendilerinde de tonla boşluk var ama bunları manipülasyonlarla kapatıp günü kurtarıyorlar bir şekilde; ama birilerinin gözünde kapatsalar da hakikatte kapatamayacakları bir boşlukları daha var: iman boşluğu. Kendi düzenlerini yürütmek için sürekli olarak dinden, namazdan niyazdan bahsediyorlar, bu da onların münafık olduklarını gösteriyor; ama taraftarları bunun farkında değil maalesef, sürekli dinden imandan bahsetmeyi dindarlık zannediyorlar. 20 senedir bu kesimle hep demokrasi, insan hakları vs. üzerinden mücadele edilmeye çalışıldı ama her seferinde tartışmalardan sıyrılmayı başardılar; ben bunların din maskesi düşürülmedikçe bunlardan kurtuluş olabileceğini pek sanmıyorum, bu da -herkesin din algısı farklı olduğu ve konu akıldan da ötede kalple ilgili olduğu için- hiç kolay değil. Tarihte olduğu gibi bugün ve bugünden sonra da birileri din diye din olmayan şeylere sarılmaya devam edecek; herkesin hakikat üzere olduğu bir dönem hiç olmadı ve hiç olmayacaktır. O yüzden umutsuz vakalarla uğraşmaya vakit harcamak yerine umutlu vakaları kazanmak gerekiyor.
“Önceliğimiz ve ifade ediş şeklimiz fark ediyor.” - Aslında bu iş öncelik sonralık meselesi değil, bütünlük meselesi. “Şimdi ana konumuz şu.” vs. denilerek pek yol katedilemediğini bugüne kadar çeşitli vesilelerle görmüş olduğumuzu düşünüyorum; o yüzden önümüze çıkan her meseleye etraflıca bakmamız gerekiyor diyebilirim. Twitter'da orada burada Burry'ye verilen cezanın isabetli oluşunu savunanların esas derdinin bu tür şarkıların dinleyicide oluşturabileceği olumsuz etkilerin giderilmesi olmayıp sadece taraflarını belli etme ihtiyacıyla hareket ettiklerini söyleyelim mesela. Bu kişilere sadece “salak” veya “Joker fanı” deyip geçmeyelim; altında yatan kolektif bilincin, bir yere ait olma isteğinin farkında olalım ve biz de bu kolektif bilincin olumsuzluklarından sıyrılmak için uğraşalım.
Sanat eserleri hayatı direkt yansıtan ürünler değiller, olmak zorunda da değiller. Scarface filmini izliyor, breaking bad dizisini izliyor ve uyuşturucuya özenmiyorsanız, şarkıdan da özenmezsiniz. Sizce 6 tane emmy ödülü alan bir dizi bu amaçla icra ediliyor olabilir mi? Adamlar yazıyor, milyonlarca dolar harcayıp çekiyor ve tek amaçları milletin gözüne meth sokmak mi? Yabancı mclerin binlerce dolarlık stüdyolarda kaydettiği, grammy'e boğulan albümlerinin tek amacı uyuşturucu reklamı olabilir mi? Hayır tabii ki.
Ortaya konan sanatsal ürün, her şeyden bahsedebilir. Kurgusal da olsa gerçek de olsa durum bu. Bir sanatçı eğer uyuşturucu kullanıyorsa ve bu durum onun hayatında derin bir yere sahipse tabii ki bundan bahsedecek. Sanatçılar zaten hislerini paylaşıyorlar. Sen de gidip bu adama bu konu hakkında konuşma diyemezsin.
Çözüm olarak bu "hassas" kitlelerin, parçalara erişimini sınırlandırmak gerekir. Yurtdışındaki gibi 'parental advisory' etiketlemesi ile bu parçaların hepsinin hukuki olarak erişkin bireylere yapıldığı etiketi getirilsin. Böyle bir işlem sonucu da sorumluluk gayet tüketiciye geçer. O uyarıya rağmen hala o parçayı tüketiyorsa yapacak bir şey yok. "Çocuğum etkileniyor" deyip de milleti hapse attırmak deli saçması bir iş. Bunun sonu olmaz, işin içinden çıkılmaz. Herkesin çocuğu her şeyden etkileniyor amk
@hayatitelgeler breaking bad dizisinden örnek vermişsin. dizide (spoiler alert) boğularak ölen kızı izlediğin zaman eroin kullanmakla ilgili ne düşündün ? bunu şunun için söyledim : gene etkileniyorsun :D bu da bir etkilenme ama gerçekçi bir etkilenme. doğru olan şekli bu.(dizinin bütününü değil sadece bu örneği ele aldım) sanat eserlerleri hayatı direkt yansıtan ürünler değiller diyip sonrasında ''sanatçının hayatı buysa ne yapsın abi?'' diyorsun. bir sanatçı uyuşturucu kullanıyorsa ve bu durum onun hayatında derin bir yere sahipse bundan bahsetsin. gerçekçi olsun. reklamcı değil. burada ki sıkıntı bu. bir kitleye hitap eden herkes o kitlenin beynine de etki eder. böyle bir ''sorumluluk almama'' yok. ha bu arada araya bir şey sıkıştırmak isterim. uyuşturucu sektöründe dolanan parayı ve uyuşturucunun reklamının nasıl yapıldığını bir araştırmanı öneririm. biliyorsundur yasal olarak uyuşturucu reklamı yapmak yasak. yani bugün (eroin vs. geçtim) sigara firması bile (satışı yasalken) tutup alenen reklam yapma hakkına sahip değil. peki nasıl yapıyorlar ? bunlar da sonuçta ürün satmıyor mu ? uyuşturucu da olsa bu bir ürün değil mi ? birinin sigaraya başlama sebepleri nelerdir ? birinin eroine başlama sebepleri nelerdir ? sadece etrafından görüp duydukları mıdır ? etrafındakiler nereden görmüşlerdir de bağımlı olmuşlardır ? örnek olarak sigara konusunun filmlere dizilere vs. nasıl sokulduğunu, sokulması için kimlere para yedirildiğini de bulabiliyorsun. bu iş ''yav bu kadar parayı bunun için basıyor olabilirler mi ?'' düşüncesinden daha büyük. bu kadar basit bir konu değil bu.
eskiden sigara reklamları yasalken ''sigaranın nefesi açtığını söyleyen doktorlar'' vardı reklamlarda. şuan böyle bir şey neden absürt geliyor sana ? sigaranın nefesi açmakla bir gram alakası olmadığını biliyorsun çünkü. aynı şekilde diğer maddelerde de bu updateler yapılmalı. zamanında metrolarda devlet dairelerinde otobüslerde uçaklarda sigara içilmesi gayet normal karşılanırken şuan neden absürt ? çünkü bunun diğer insanların sağlığına zarar verdiği ortaya çıktı. şimdi de bunların ''güzellenmemesini'' istemek özgürlüğü kısıtlama olarak gözüküyor. halbuki nasıl beden sağlığımızı korumak için kapalı alanlarda içilmesi yasaksa aynı şekilde zihinsel sağlığımızı korumak için ''güzellenmesi'' de yasaklanmalı. bu bir özgürlük kısıtlama değil tam tersine başka birinin özgürlüğünün alınmasını önleme girişimidir.
hassas kitleler konusunda ise hassas dediğin ''hassaslar'' bütün insanlar :D bazıları daha bilinçli bazıları daha bilinçsiz fakat hepsinin bilinçaltı yıkanıyor. geceden beri bolca anlattım. diğer entrylerde daha da detaylı şekliyle bulabilirsin o yüzden uzatmayacağım. bir şeyi yasaklamak onun daha da merakına neden olur ayrıca. çözüm bu değil. çözüm ''olumlu''ymuş gibi göstermeyi yasaklamak.
ve evet dediğin gibi cezalar hakkaniyetli ve çözüm odaklı olmalı. bu cezanın bir manası yok ama bu işin sonu var. nasıl o bahsettiğim sigara reklamlarını artık görmüyorsan (ki artık dizilerde filmlerde ya da sanatçılarda görüyorsun o yüzden hala bitmiş sayılmaz) bunları da görmeyeceğin bir gün gelecek. herkesin çocuğu her şeyden etkileniyor. sen de buna dahilsin. :) yetişkinler de etkileniyor. hala dahilsin bu etkilenenler grubuna. ben de dahilim. sadece çocukluğunda olduğundan daha kapalı bir beynin var o kadar. arada ki tek fark bu. 0-6 yaş ve ergenlik yıllarında ki beyin kapasiten (öğrenme açısından) çok daha fazla. dediğim gibi herkes herkesten mesul. böyle bir bireyselleşme yok. çağın yalanı :D. bireysellik yok demedim. böyle bir şey değil bu dedim.
aslında ana konuyla hala bağlantılıyız ama burry nin durumunda artık ne olması gerektiği konusunda ortak bir anlaşmaya vardığımızı düşünüyorum. ortada olan bir suç var fakat bu suçun cezası hakkaniyetli değil. iki duruma da karşı çıkmalıyız. burry soprano daha hakkaniyetli bir ceza almalı ve mc'ler bu suçu işlemeyi ve bu suçu işlemeyi normalleştirmeyi bırakmalı. bu konularda mutabık mıyız ?
@evrenimdar argüman ? mümkünse karşı argüman ? yoksa ''şaka mısınız olm siz'' gibi zırvalıklarla sadece kendin çalıp kendin oynarsın. ha öyle de takılabilirsin ama o zaman gelip de bize neden ''şaka mısınız olm siz'' diyorsun ? karşı argümanlarını yazdığımız entrylere karşı yapabillirsin yapmak istiyorsan.
@54 şu ortamda saatlerce satırlarca insanların kafasındaki algıları değiştirmek için yazı yazamam dostum en nihayetinde yine aynı kafayla devam edeceksiniz çünkü. gangsta rap diziler haber bültenleri nasıl ki cinayete sürüklemiyorsa insanları basit bir şarkı yüzünden bir toplumun müptezel olabileceğini düşünenlere hiç uzun uzadıya yazılar yazamam. işime gelmiyo değil, işe yaramıyo
@evrenimdar ''şaka mısınız olm siz'' derken konu hakkında argüman sunan insanları kastediyorsun. ''en nihayetinde yine aynı kafayla devam edeceksiniz'' diyerek hem ön yargıda bulunuyor hem de söylenen şeyleri sanki ''bitirebilmişsin'' gibi, nihai sonuca ulaşabilmişsin gibi konuşuyorsun ki demin de dediğim gibi sunduğun en ufak bir argüman yokken bunu diyorsun. ''gangsta rap diziler haber bültenleri nasıl ki cinayete sürüklemiyorsa'' diyorsun fakat bunların da bir takım sonuçlara sebep olduğunu düşündüğümü ve neden bunu düşündüğümü de yazdım. diğer arkadaşlar da buna benzer görüşler ortaya koydular.
yani kim sana bunlar bir şeylere sebep olmuyor dedi ki ? bunu da argüman sunmadan sanki ''bilinen/mutabık kalınmış'' bir gerçekmiş gibi alıp bilimsel temelli bir argüman üretmiyor ve bu bahsettiğin yanlışları örnek vererek başka bir yanlışı aklamaya çalışıyorsun.
benim ve benim gibi düşünen diğer arkadaşların anlama kapasitelerini düşünmeyi bırak ve argümanları çürüt. çürütemiyorsan alaycı tavırlar içine girip aşağılamaya çalışma. çünkü bu durumda sadece kendini aşağılamış/aşağı konuma indirmiş oluyorsun.
ben de bilirdim kendi kendime oturup ''ben gerçeği buldum yaa bunlar mal aq anlatsam da anlamayacaklar'' demeyi. bu kadar basite kaçacaksan da özgürsün tabi ki ama gelip yazdıklarımı da kast edecek şekilde yazarsan benim de cevap hakkım doğar.
@mufred maalesef evrende sadece sen yoksun ki aynı düşünceyi sadece sen savunuyorsun. isim vermedim entry etiketlemedim bu kadar alıngan olmana gerek yok. eğer bir şekilde birilerine laf atmak isteseydim çekinmeden bunları yapabilirdim. şakasınız galiba çünkü burada paragraflarca yazı yazıp birbirinizin değişmeyecek fikirlerinize hitap ediyorsunuz. sayfalarca yazı yazabilirim ama ne gerek var
en büyük uyuşturucu tv'lerdir. kenevir para baronlarının isteği ile yasaklanmıştır bir bitkidir (uyuşturucu biçiminde kullanılmasını tasvip etmiyorum).
Bu faydalar:
"Bir dönümlük kenevir, 25 dönümlük orman kadar oksijen üretir."
"Yine bir dönümlük kenevirden, 4 dönüm ağaça eş kağıt üretilebilir."
"Kenevir tam 8 kez kağıda dönüştürülebilirken, ağaç 3 kez kağıda dönüştürebilir."
"Kenevir 4 ayda yetişir, bir ağaç ise 20-50 yılda"
"Kenevir tohumunun protein değeri çok yüksektir ve içindeki iki yağ asidi de doğada başka hiçbir yerde bulunmamaktadır."
bol'da yer alan içeriğin doğru veya güncel olduğu hiçbir şekilde iddia veya garanti edilmemektedir. burada okuduklarınız sizi dehşete düşürürse türkçe rap ansiklopedisine de göz atmayı deneyebilirsiniz. hukuka aykırı olabileceğini düşündüğünüz içerikler titizlikle incelenip gereği düşünülmektedir. sözlüğü reklamsız görüntülemek isterseniz üye girişi yapabilirsiniz. soğuk içiniz.