black star 'ın en bilinen şarkısı. common bence şarkının yıldızıdır. hi-tek prodüksiyonu yapmıştır.şarkının başında style wars filminden bir diyalog ve ispanyolca bir kadının “Listen to it, the city is breathing” cümlesi yer alır.nakaratı çok güzeldir.bir de pete rock 'ın yaptığı bir remix yer alır ki o da orjinali kadar güzeldir.onda da common yerine black thought konuk olmuş ve yıldızlaşmıştır.
albüm versiyonu :
kesinlikle bir başyapıt. siyah amerikanların ve hatta ırk fark etmeksizin tüm alt sınıfların, hayatının ve toplumdaki rolünün şiirsel bir dille anlatımı. conscious hip hop denilince tartışmasız en büyük parçalardan olan ve bir çağın açılmasına sebebiyet vermiş olan the message isimli destanı bir köşeye ayırırsak, respiration benim hep ilk aklıma gelen eser olmuştur.
respiration, adından da anlaşılacağı üzere bir şehrin soluk alıp verişini anlatır. bu bağlamda hepsi için yaşadıkları şehirler birer canlıdır. mos def ve talib kweli için bu şehir new york'tur, common için ise chicago'dur. şehirlerin farklı olması önemli değil zira acıları ve çektikleri sıkıntılar ortaktır. hepsi toplumdan dışlanmıştır, suçla büyümüş, evlerin önlerine çıkan pis merdivenlerde oturmuş ve yarınını düşünmüştür. mos def'e göre yaşadığı şehir, batman ve robin'in olmadığı bir gotham city'dir. burada kahramanlara yer yoktur. sokakta sağ kalmanın tek yolunun öldürmek olduğu çizgide hayatlarını sürdürür insanlar. "the wire" dizisinde marla daniels isimli bir karakter her ne kadar "you can not lose if you don't play" dese de, aynı dizide bir başka bölümde sokaklarda yetişen omar little "it's either play or get played" demiş ve sokakta yaşayan için oyuna girmeme gibi bir şansın olmadığını belirtmiştir.
talib kweli ve common'un anlatım tarzında derinlik ve manevi referanslar git gide artmakta. mos def bize şehri tüm aksiyonu ve görselliği ile sunarken ve realiteye işaret ederken, talib kweli ve common, şehrin kasveti ve karanlığı içinde yolunu arayan ruhlar gibiler. talib kweli, tanrının nerde olduğunu görmek isteyenlerin havaya baktığında, dumandan ve yıkılmış hayallerden başka bir şey görebileceği bir dünya yaratmaya çalışmaktadır kendi verse'inde. bunun için tohumlarını eker ve karşılık bekler toplumdan ama çevresinde kimse yoktur onu dinleyen. common gördüğü adaletsizlikler ve yaşadıklarına rağmen hayata tutunmaya çalışır. çevresi nefretle doludur ama yine de siyahi topluluğun bir parçası olmaktan memnundur. belki öğrenilmiş çaresizlik, belki de dünyayı değiştirecek olanların siyahlar olacağına olan inancı söz konusu bilmiyorum.
parçadaki tüm verse'ler ve nakarat incelenirse ortak bahsettikleri bir şey var sık sık. evet şehir nefes alıyor. tamam ama bunun neden tekrar ediyorlar? neden mos def şehrin canlılığını anlatırken suça, yolsuzluğa ve insanların zorluklarına değiniyor birden? neden common şehrin yaşadığını değil de sanki yaşayan bir şehrin yansımasını gördüğünü söylüyor verse'de? bu kesinlikle şehrin hareketliliğine yönelik bir metafordan daha derin bana kalırsa. bu nefes alıp verişler ve nakaratta nefes alıp vermenin bir istasyonundan kalkan son trene benzetilmesi farklı bir bakış açısına işaret etmektedir ki verilmesi gereken cevap bence budur: "şehir son nefeslerini vermekte, şehir can çekişmektedir."
bol'da yer alan içeriğin doğru veya güncel olduğu hiçbir şekilde iddia veya garanti edilmemektedir. burada okuduklarınız sizi dehşete düşürürse türkçe rap ansiklopedisine de göz atmayı deneyebilirsiniz. hukuka aykırı olabileceğini düşündüğünüz içerikler titizlikle incelenip gereği düşünülmektedir. sözlüğü reklamsız görüntülemek isterseniz üye girişi yapabilirsiniz. soğuk içiniz.