20'sinde ihtiyarlayıp 70'inde gömülmeyi bekleyen birisiyseniz asla anlayamayacağınız mücadeledir.
Zor iştir battle rapçi olmak. Hasmın, ekmeğin suyun. Ne onla olur ne o'nsuz. Hasımsız bir battle rapçinin hayat damarlarından biri kopmuş demektir neticede. Hele o sert kabuğun altında olgunlaşamamış duygusal bir ergen varsa eğer... bir de
Hem duygusal hem de battle rapçiysen,belasındır bu ülkede.
Babanın akşama kadar ter döküp eve ekmek getirdiği, haberler bitince "bi çay koy hanım" diye seslendiği,ayağını evin en küçük bireyine doğru uzatıp "oğlum şu çoraplarımı bi cekiver bakalım" diyip samimiyetin dibine vurduğu yaşlara doğru gelirsin, hiç farkında olmadan. Eşşek kadar adamsındır artık. Palyaço gibi kıyafetlerle ortada gezerken bir an kendine dönüp "nabiyorum ben amina koyim" diyecek kısacık bir sükut anından da yoksunsundur. Kendi inşa ettiği sert çocuk imajında bir kürek mahkumu ,kendi nefsine zulmün pespaye mümessili...
İsmi değişir hasmın,husumet bâkidir. Belki de en acısı, şikayet etme hakkının da olmamasıdır. Ettiğin ağız dolusu küfürlerin hacaletini vicdanında farkında olmadan tasirsin. Müzisyen kimliğinle içinde bulunduğun ortamlarda maruz kaldığın patlayıcı madde muamelesi,icine düştüğün acıklı durum, basiret sahibi insanların içinde inceden bir sızı hasıl edebilir.
Tanrı yardımcın olsun battle rapci. Bir nisan günü,pencereden dışarı bakarken, annesine sokulmuş minik yavru kedileri gördüğün an, herkese bir kereye mahsus bahşedilen bu hayatı ne kadar bad-ı heva harcadığını anlayacaksın. Çok geç olmaması dileğiyle...