10 kasım

  1. “Yüreğine bir mahzunluk düştü Tahsin’in, / bir başka insan geldi aklına: / ölmüştü. / Bir başka sofra: dağılmıştı. Düşündü Tahsin: / ‘Muzaffer bir insandı ölen: / nefsinden başka hiç kimseye güvenmeyen / muzaffer ve muazzam bir kumarbaz. / Alaycıydı, kavgacıydı, kurnaz ve hükmediciydi. / Ben gelmiş olduğum yere onun eliyle gelmiş olmama rağmen / (o kadar ağır pençeliydi ki) / kaç kerre ölmesini istedim. / Sanıyordum ki zindanım yıkılacak / sofrası yıkılırsa. / Öldü. / Yıkıldı sofrası. / Fakat misafirleri onun yanına gömdüler / kendilerinde muzaffer olan ne varsa. / Ben ne kadar ihtiyarlamış olduğumu /onun öldüğü gün anladım.’”

    vefatı sürecinde türk bürokrasinin duruma bakışını böyle anlatıyor nazım hikmet. velhasıl kelam hiç kimse bayrağı devralmadı. geçen 86 yılda da bir bayrak taşıyıcı yetişmedi. devrimleri devam ettirilemedi, yerleştirilemedi ve geriye kadük bir garip ülke kaldı.

    liebeistfuralleda

    10/11/2024 13:07
        heart_plus : 2 stat_minus_2 : 0 
    #446970