bu noktada komutan'a, noktasına virgülüne katılıyorum. ağzını yediğim yine yapmış tespitini. her neyse hemen konuya dalıyorum.
öncelikle şunu belirteyim: güzel söz yazmakla şiir yazmak aynı şey değildir. kulağa hoş gelen, anlamlı söz yazma yeteneğiyle şairâne üslup arasında dağlar kadar fark vardır.
Örneğin;
rap parçalarından anlamlı cümleler:
-Gemiler indi kasıklarına, gemiler bir gri martı.
-Deniz gibi gecenin bi' vakti çekildi kanım. (saian)
-inecek var, durdurun dünyayı!
-yarın bir kapıdır ve sen uykudan, o kapıdan geçmek için uyanırsın. (sagopa Kajmer)
-hayat bir bakıma güzeldir, dar Sokaklar poz veren eski dostlar gibi.
-kapanan gözlerde sen hep bir başka resim üzerine fotomontajdın azizim, defolu caddelerde fotomontaj. (Karaçalı)
dize Örnekleri:
-sen bir atmacanın en uzun çığlığısın her tür gökte.
-iyi ki geldiniz, burada bulundunuz. her şey öyle uzun,biz soğuğuz ve öyle solgunuz.
-uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.
-Her şeyden biraz kalır diyor birileri,
çoğulluk haklılıktır
Kavanozda biraz kahve
kutuda biraz ekmek
insanda biraz mutluluk,
insanda biraz acı.
(Turgut Uyar)
-büyük şehirlerin büyük tabutlarıdır oteller.
-Hepimiz Tanrı kaldık.
kimse mutluyum demesin.
-kim ne derse desin ben bugünü yakıyorum
yeniden doğmak için çıkardığım yangından.
(edip Cansever) (burada edip Cansever'e ayrı bir parantez açmak istiyorum. kendisinin, şahsımca Türk Şiirinin opus magnumu olan Ben Ruhi Bey, Nasılım? şiirini mutlaka okuyun. yüz sayfalık bir başyapıttır.okuduğunuzda böyle bir kıyaslamayı yapmanın bile saygısızlık olduğunu fark edeceksiniz. )
-Yüklenip geliyor gökyüzü evimizden yeryüzümüze. (cahit Zarifoğlu)
-ölüm, tek kapısıdır ölümsüzlüğün.
ölümle tanışınca anladım;
sadece bir kimlik belgesi olduğunu yaşamın. (Erdem Bayazıt)
- Şimdi on yaşına bastı, ben içeri düştüğüm sene, ana rahmine düşen çocuklar.
Ve o yılın titrek, ince, uzun bacaklı
tayları,
rahat, geniş sağrılı birer kısrak oldular,çoktan.
Fakat zeytin fidanları hâlâ fidan, hâlâ çocuktur.
-boğazlanan bir çocuğun kanı gibi aktı zaman. (Nâzım Hikmet ran)
olayı "onlarda ritme karşı okuma zorunluluğu olmadığından rahatlar tabii"'ye indirmeyelim ayrıca. karşımızda Aruz ölçüsüyle gündelik olayları bile rahatlıkla anlatabilmiş (mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal) adamlar var. ömrünü şiire adamış, "artık vatanım şiirdir." diyebilmiş (edip Cansever) adamlar var.
kısacası Bize de, rapçilerimize de düşen; bu Güzide insanlardan elimizden geldiğince istifade etmeye çalışmaktır, hadsizlik edip kendimizi veya birilerini onlarla karşılaştırmak değil.
Aziz Nesin ne de güzel söylemiş:
"Türkiye'de her üç kişiden dördü şairdir."