kafamın basmadığı ideoloji.
Bir anlığına gerçek dünyadan uzaklaşalım ve birbirine kara sınırı olan iki ülke düşünelim: keta ve teta (saçma oldu farkındayım, idare edin)
bu keta ve teta ülkeleri, benzer kültürleri paylaşmalarına ve birbirlerine bitişik olmalarına rağmen binlerce yıldır düşmanlar ve savaşıyorlar. öyle ki sırf düşmanını öldürüp tatmin olmak için ortada bir neden yokken sınırı geçip durduk yere çatışma başlatıyorlar.
zaten bitişik ülke demiştim. sınırını çok ince hayal edin bu iki ülkenin. O kadar ince olsun ki tek bir adımla geçilebilir olsun. Kapı eşiği gibi. Şimdi keta'dasin. Tek bir adım ve hoop, teta'ya geldin. Bir adım geri git tekrar vatanındasın.
şimdi keta vatandaşı olduğunu düşün. Keta, teta'ya göre daha büyük bir ülke. Keta'nın bir ucunda yaşayan sen ile yüzlerce kilometre ötedeki diğer ucunda yaşayan kişi, aynı kara parçası üzerinde duruyorsunuz ve bundan dolayı aynı millete mensupsunuz. yeri geldiğinde o seni, veya sen onu kollamalısın. Onun için canından veya malından feragat etmelisin, o da aynısını yapmalı. bir bakıma kardeşsiniz. O senin canın ciğerin.
Sen keta'nın teta'ya sınırı olan kısmındasın demistim. doğarken şans eseri keta'da doğdun. ama 5 kilometre daha ötede doğan teta vatandaşı olacaktın. keta'da doğsan senin kardeşin olacak adam, sen şimdi yarım saatlik yürüme mesafesi kadar ötede doğduğun için senin can düşmanın oldu. Seni gördüğü yerde gebertecek, cesedini diğer teta'lılara ibret olsun diye canavarca parçalayacak. sonra yurduna dönüp "nasıl geberttim ama teta piçini" diye övünecek, hava basacak ve statü sahibi olacak. Onu her yerde parmakla gösterecekler. evet biraz daha ona yakın tarafta doğsan kardeşim diye seni bağrına basacak adam, sana bunu acımadan yapacak. Halbuki sen yine aynı insandın.
üstteki örnek verdiğim hayali iki ülkeyi istediğiniz iki gerçek ülkeye uyarlayabilirsiniz. çünkü dünyanın her yerinde yaşanan bir olay bu.
Mesela gerçek bir örnek üzerinden gidelim. Ülke değil de şehir olsun. Lisede beden hocam ile hemşehriydik. Hatta köyümüz bile aynıydı. hocam en çok benimle sohbet ederdi, diğer öğrencilere pek yanaşmazdı bana yaptığı kadar. evet iyi bir adamdı birbirimizi severdik. Hala da konuşuruz ama açıkçası hocamla pek bir ortak noktam yoktu, ikimizin de hayati ve düşünceleri çok başkaydı. Yani sırf aynı koydeniz diye dönüyordu muhabbet. Bunu daha ıleri taşıyanlar da var. Sırf aynı şehirden diye birine torpil yapmak gibi.
milliyetçiliğin de sadece bu verdiğim örneklere indirgenemeyeceğini biliyorum ama yine de sormak istiyorum. Hayatım boyunca düşündüm, farklı çevrelerden okuyup dinledim ve araştırdım ama kafama bir türlü yatmadı. milliyetçiliğin, yani en azından bu tür bir milliyetçiliğin neden mantıklı ve gerekli olduğunu milliyetçi bir arkadaş anlatırsa çok sevinirim.