fark eden var midir bilmem ama ezhel hayat felsefesini ve bu felsefeye ulasimini bu sarkida ozetlemistir bence. yuzune yaptirdigi "ah yalan dünya" dovmesi de bu gorusunu tertemiz gostermektedir.
benim icin de yeri cok farklidir bu sarkinin (ozellikle ezhel'in verseunun). universiteyi bitirene kadar cok rahat, isleri cok da ciddiye almayip bir sekilde istedigim yerlere ya da yakinlarina gelebildigim, gelemesem bile herhangi bir sonuctan mutsuzluk duymadigim bir hayatim oldu. sonrasinda hayatimin kumandasini ufak tefek durumlarda cevremdekilere birakip sirtima yavas yavas bazi kucuk sorumluluklar yuklemeye basladim. bu sorumluluklar ilk basta cok rahatimi bozmasa da bir sure sonra bulundugum yerde hic mutlu olmadigim, hayatin sadece side-questlerinden kisa keyifler aldigim bir konumda buldum kendimi. bu depresyonun icindeyken ezhel'in o dalgali sesinden bir nakarat dinleyeyim dedim ve aklima geldi bu parca, ilk dinlememde sozlere cok odaklanmamistim ama herhalde bilincaltim hissetmis bir seyler tekrar tekrar oynattim. o gece 20 kere dinlemisimdir muhtemelen. icine dustugum cukuru yavas yavas fark etmemi saglayacak dusunce tohumlarini da o gece attim kafama. yaklasik bir senedir gozluklerim pembeye caliyor.
hayat gercek mi ki ciddiye aliyoruz bu kadar.
e z h e l ve de sansar iyi ki bir cocukluk hayalini gerceklestirmissiniz.