çs'nin son mevzu ile ilgili yazdıklarında haklı bir söyleminin ve tepkisinin olduğu aşikar. bence, berkcan'ın söylediklerine cevap olarak yazdıklarında görülen öfke yalnızca o çocuk özelinde meydana gelmiş bir öfke değil; mevcut yozlaşmaya bir tepki olan bu öfkeye bir de çs'yi doğrudan muhatap konumuna koyan bu aptal söylemlerin getirdiği öfke eklenince, bu öfke berkcan'a yönelen bir tehditkârlık kazanmış.
tek vasıfları insanları oyalayabilmek olan bu tipler, onlara sunulan sanrısal kimlik ve yaşam hayallerine erişmek için gerçekleştirdikleri eylemlerin sonuçlarını anlamak bir yana, ne olduklarını dahi göremeyen, algı sınırlarını çevreleyen renkli sis bulutlarını hayatın kendisi, kendilerini de hayatın merkezi sanan zavallılardır. sürekli tekrarladıkları vizyonları işte budur. bu tip "influencer"ları takip eden çocuklara öfkeyle yaklaşmak hatalı olduğu gibi, bu çocukların böyle aptal kalabilmelerine yol açanlara öfkeyle yaklaşmak en azından kabul edilebilir bir tutum. ancak bu öfkeli tutum doğrudan tehditkâr söylemlerle birleşince hem konunun odağı bu tarafa kayıyor hem de farklı yönlerden olumsuzlanabilecek bir durum ortaya çıkıyor. yanlışa yanlış demek, haksızın karşısında durmak en kaba tabirle bir vicdan meselesidir ve bu çeşitli yollarla çeşitli durumlarda yapılmalıdır; çs de bu davranışı ilke belirlemiş bir insandır. insandır, "hata"* yapabilir. bana kalırsa kendisi de böyle düşünüyordur.
ilk entry hakkında, adorno falan deyip devamında "çocuk buralara kendi başına geldi", "soytarılık etmesi başkalarını ilgilendirmez" gibi cümlelerin kullanılmasını vurgulayıp çok fazla yorum yapmayacağım. sendikanın ne anlama geldiğini, çs'nin derdinin ne olduğunu vs. bildiğiniz yok ama her şeyi bildiğinizi sanıyorsunuz. çoğunuzun yukarıda tanımladığım tiplerden bir farkı yok.