olmuyor amk olmuyor. kendimi kandıramıyorum. şu dünyada her ırktan,her dilden karıların fizyolojisini inceledim. kimine canlıyken baktım kimine cansızken. bazısını aklıma kazıdım,bazısını sık kullanılanlara attım,bazısını da a4 kağıda çıkardım. anlayacağınız bi şekilde görmüş geçirmişliğimiz var.
ruslara baktım,ukraynalı,polonyalı falan. şu boya posa endama bak dedim. shoe size us 9.5 diyor. 40 numara ayağı var karının. yalarım dedim.
macara baktım,slovak,çek falan. aman yarabbi. bir cilve var karıda,tarlayı tapanı satıp yanında yiyesin gelir. ölürüm dedim.
ingilizlere baktım moruk. bir baktım,bir daha baktım. füze gibi karı. süt gibi teni var. böbreğimi kaptırırım dedim.
neyse, ben bu listeyi uzatırım da uzatırım. hiç üşenmeden,gocunmadan ağzımın salyalarını klavyeye akıta akıta yazarım. ama listenin sonunda yazmaktan çekindiğim,bir türlü gelmesin dediğim,yüzleşmekten korktuğum bir korkum var. evet,bu korkumun adı türk kızı. içimde kendime bile açıklayamadığım,itiraf edemediğim şeylerin ortaya çıkmasından korkuyorum. şu düşünce bile başından kovayla su dökülmüş enik gibi hissetmeme neden oluyor. bataklık gibi bir şeyden bahsediyorum. içinde bok kaynıyor. çıkmak istiyosun ama çırpındıkça daha da içine giriyosun. bilmiyorum. çıkamıyorum. beni oraya çeken bir şeyler var. bu konuda yalnız olmadığımı düşünüyorum. sizi de içine çeken bir şeyler yok mu?
neden dedim aq. yıllarca prensesim diyerek sevilmiş, ama günün sonunda babasının sığırın teki olduğu gerçeğini kabul etmiş bir varlıktan bahsediyorum. babasının kıllı göbeği,bok kokan ağzı,yağlı kafası,yemek yemesi çay içmesi osurması sıçmasıyla her türlü hareketinde çıkardığı sesler... artık bu saçmalıklara tahammül edemeyen,ilk fırsatta evden siktir olup gitmeye yer arayan bir fırsatçıda beni benden alan şey nedir? o potansiyeli yüksek mükemmel anne adayı oluşu mu,yoksa o üç öğünde 9 çeşit yemekle sofrayı donatan hamarat hünerliği mi? hayır ya bu kadar basit olmamalı. bi tabak pilava tav olacak adam değilim ben. başka şeyler var sanki. ondaki meziyetin sebebi olan şeyi arıyorum ben.
kurtarıcısını bekleyen bir yavru ceylan. babasının kucağından inip benim kucağıma zıpladığı zaman ipini koparmış at misali dört nala koşacağını zannediyor. halbuki geri dönüşü olmayan bir yola girdiğinin farkında bile değil. vaad ettiğim hayata hiçbir zaman kavuşamayacağını bilmiyor. olay onun açısından erkeğimin kalbine giden yol midesinden geçer,yesin de güçlensin kuvvetlensin gibi yaklaşımdan ibaret olabilir. ama benim için öyle değil. ilgi bağımlısı iradesiz bir kevaşeyi, biraz kabarık cüzdan biraz da ilgiyle dize getirmek. işte olay budur. hamaratlığında gizlediği ucuz orospuyu istiyorum belki de. sanırsam ben de beş para etmez bir türk erkeği olduğumdan, vazgeçemiyorum bu aşuftelerden.