olmayan durum. bu ülkedeki lgbti+ bireyler özgürce yaşayamıyor, pek çok haklarından ve özgürlüklerinden mahrum kalıyorlar, ötekileştiriliyorlar. yahu daha birkaç hafta önce erdoğan bu insanları işaret ederek "sapkın" diye niteledi, hedef gösterdi. ortada mahrumiyet var, ötekileştirme var, kısacası haksızlık var. e hal böyleyken biz tabii ki bu vatandaşlarımızın hakkını ve toplumsal cinsiyet eşitliğini savunacağız.
sözde ailevi değerlerimiz neden bu günlerde kıymete bindi, istanbul sözleşmesi'ni kaldırsak mı lafları edilmeye başlandı, hemen onu da açıklayalım. bir kere devletin veya başka bir kimsenin kimseye bir yaşam tarzı, ahlaki anlayış vs dayatma hakkı yok. değerleriniz umrumda değil, kendi değerlerini çok seven istediği yerine sokarak muhafaza edebilir. bu lafları ağzından düşürmeyenler için ailevi değerler vs çok mu önemli? tabii ki hayır, allah aşkına, icraatler, belli. bunların herhangi bir ahlaki çerçeveye sahip olduklarını düşünmek komik olur. azıcık ahlaklı olan kul hakkı yemez, yetimin hakkını yemez.
neyse, konuyu dağıttım. buradan devam edelim. dün numan kurtulmuş'un bekar vatandaşları sıkıntı kaynağı olarak nitelendirmesi de her şeyi açıkça gösteriyor zaten. erdoğan'ın da bu minvalde açıklamaları olmuştu, hatırlıyorsunuzdur. gençlerimiz evlenmiyor diye yakınıp duruyorlar, gençlerimiz evlenmek istese bile hangi parayla evlenecek asıl mesele o zaten. hedefte erkeklerden çok kadınlar var, kadınlarımız umarım bunun farkındadır. istedikleri şey, kadınların sosyal ve ekonomik hayattan çekilmesi. neden? işsizlikte zirve rakamları görüyoruz, tuik'in açıkladığı sayılar hayatın gerçekliğini yansıtmıyor ki insanlar da inanmıyor. hem kadınlar hem erkekler için istihdam yaratılamayacağının farkındalar. istiyorlar ki gençler evlensin, sadece erkek çalışsın, kadın çocuk baksın, kadın işgücünden eksilsin. bu insanlar nasıl geçinecek umurlarında bile değil. elimizde ne var? genç yaşta evlenmiş, maddi bağımsızlığını kazanmamış bir kadın, tek ve düşük maaşla döndürülmeye çalışılan bir hane, devamlı geçim sıkıntısı... bunların sonucunu söylemeye bile gerek yok sanırım: aile için şiddet ve kadın cinayetleri. sadece televizyondaki haberleri izlerken bile fark ediyorsunuzdur, şiddet mağduru kadınların çoğu genç yaşta evlenmiş veya genç yaşta anne olmuş kadınlar. bu iktidar kadına şiddetle mücadelede samimi değil, çok rahatlıkla bu tespiti yapabiliyoruz. tekrar istanbul sözleşmesinin önemini vurgulayarak ve o konuyla ilgili entry'mi de buraya bırakarak bu paragrafı bitireyim, (
#260226).
peki toplum ahlaksızlaşıyor mu? kesinlikle. onunla ilgili de şurada (
#251783) uzunca anlatmıştım. bizim ahlakımızı netflix'teki eşcinseller bozmuyor, bizim ahlakımızı orta sınıfın yok edilmesi bozuyor. ufak bir kesim zenginleşmeye devam ederken halkın büyük çoğunluğu fakirleşmeye devam ediyor, toplumların ahlakını bozan şey tam olarak bu. namusuyla para kazanmış orta direk bir babanın kızı neden kendisini instagram'da bmw'ye binen nargile sever kekolara pazarlama ihtiyacı duyuyor? yau bu gençler ilgi orospusu deyip geçmek kolay. bu ülke bu gençlere fakirlik, işsizlik veya kötü çalışma şartlarından başka bir şey vaat ediyor mu; hem de "akp çocuklarının" şaşaalı hayatlarına sosyal medyada tanık oluyorken. velhasıl bunların cevabı buradan yatıyor. hem ailevi değerlerimizin zarar görmesinden yakınıp hem de gerçeklerden kaçmak isteyenler netflix'te bol gayli bir dizi açıp ağlayarak masturbasyon yapmaya devam edebilirler.
şimdi kalkıp bir takım sözde değerleri insanlara dayatmaya çalışmak, kadınların işgücünden çekileceğini ummak çözüm mü? tabii ki değil. bunların milletten, milletin dertlerinden gram haberleri yok. şahsi çıkarlar ve hesaplar bakımından milletin sorunlarından ve çıkarlarından çok ama çok uzaklar. millet kombiye dokunmaya korkarken altın varaklı kalorifer peteklerinin ısıttığı saraylarında ellerinde ejder meyveli smoothielerle sefa süren saray sosyetesinden bahsediyoruz.