türkiye'de müzik yapan çoğu insanın bilinçaltında yer tutan tehlikeli bir yanılgıdır.
bir şarkının hit olabilmesi için basit olması gerektiğini düşünmek hem sanatçının kendisine hem de üretimini sunduğu kitleye yaptığı büyük bir ayıptır.
türkiye genç nüfusu fazla olan bir ülke ve bu nedenle her türden müziğe ilgi besleyen büyük kitleler mevcut. ancak geçmişte internet ve sosyal medyanın olmadığı bir türkiye'de yaşıyorduk ve müzik baronları halkın müzik zevkini yönetebilme avantajına sahipti. kendi bakış açılarına ve geçmiş tecrübelerine göre biçimlendirdikleri "türk toplumu neyi beğenir ?" tespitleri, gençler üzerinde tamamen bir hakimiyet sağlayamasa da büyük bir kesimin müzik zevkini yönlendirebildikleri bir avantajdı bu. 90'larda hakimiyet alanını genişleten arabesk fantezi müzik bu bakış açısıyla yaratılan bir müzik türüydü.
ancak bugün un kapanı tekelinin internetle birlikte güç kaybetmesiyle dengeler tüketici yönünde değişti ve her şeye daha ulaşabilir olduk. yıllar önce türkçe rap belli başlı internet siteleri dışında tüketici karşısında kendine yer bulamazken, bugün en çok tercih edilen müzik türü oldu.
bunun esas nedeni insanların birbirini tekrar eden kopya ve içi boş işlerden sıkılmış olması ve memleketimizdeki prodüktörlerin dünya müziğine olan hakimiyetlerini, yaptıkları parçalara güzel bir biçimde yansıtabilmeleriydi.
ancak bunca bolluk ve imkana rağmen hala birileri "iyi müzik" yaptığı için tercih edilmediğini iddia ederek, başarısızlıklarını görmezden gelmeye çalışıyor.
bugün piyasa içinde de "basit ve tekerleme" işlerin tuttuğu ve bu nedenle "çatır çatır rap yapmaya gerek yok, atalım oltamızı hasatımıza bakalım" modunda bir duruş var çoğu isimde. ancak atladıkları bir nokta var.
hatırlarsanız okan bayülgen'in disko kralı, zaga vb. programlarında son derece basit müzik yapan -hatta gülünç karakterleri müziğinin önüne geçen- insanlar konuk alınırdı ve hemen hemen hepsi tek şarkılık insanlardı. salim vardı mesela. hani şu alo şarkısını canlı yayında dansçılarla yarı çıplak okurken gaza gelip çadır diken abimiz.
o adamın yaptığı basit şarkı ne işe yaradı sizce ? evet epey dinlendi. ancak komik ve sezonluk bir işti. kariyerini devam ettirmesine bir ön ayak olamadı.
veya norm ender'i ele alalım. Norm ender bugün yaptığı vur-kaç stili şarkılarla nereye kadar gidebilecek ? bu basit sözlerle, 14 yaşındaki çocuklar için iyi denebilecek flow matematiğiyle, çarpma beatlerle nereye kadar gidecek ? son işinde gördük neticeyi. saman alevi etkisi bile yapamadı parlak ahmet.
bu tipleri anlayabiliyorum. bunlar yeteneği itibariyle bu tip işleri yapmak durumundalar. derdim onlarla değil.
ancak yıllarca bu işe emek verip, hayvani güzellikte işlerini dinlediğimiz adamların bu yanılgıya düşmesi beni gelecek adına endişelendiriyor. basit olan seviliyor diye özensiz ve sezonluk işler yapmak üreticileri avcıyken av konumuna düşürüyor.
bugün listelere ve trendlere girsin, çoluk çocuk dinlesin, daha çok para aksın diye yapılan işler, yarın başka bir akımın bu büyüme dönemini hiç beklenmedik bir anda bitirmesine neden olacak.
nasıl ki ben fero birden gelip yıllardır uğraşan adamların emekleri üzerinden kendine "rapçi" adı altında bir şöhret yarattıysa, yarın tek bir şarkı bu dönemin düşüşe geçmesine ve yeni bir janrın palazlanmasına neden olabilir.
ayrıca "basit" göreceli bir kavram ve 2010lu yıllara gelene kadar müzik yapımcılarının ukalalığı ve bilmişliğiyle yapılan bu çerez işler bizi sona sürüklüyor. çünkü yapılan işler birbirine benzemeye başladıkça, dinleyen kişilerin ilgisi azalıyor.
yani siz "ya bunlar ne versek dinliyor amk kasmaya gerek yok" diye düşündükçe dinleyen kişiler için sıradanlaşmaya başlıyorsunuz ve emin olun, kimin nasıl bir müzik zevki olduğunu tahmin dahi edemezsiniz. bugün internet öylesine geniş bir dünya sunuyor ki bize, en tahmin etmeyeceğiniz insanlar en tahmin etmeyeceğiniz türlere hakimler.
ayrıca, insan sınıflandırıp iş yapmak sizce de utanç verici bir şey değil mi ? bir kitleyi anladığını düşünerek onların önüne yem koyar gibi çıkartmaya çalıştığınız iş ne kadar sağlıklı olabilir ?
günah benim'in hikayesini bilir çoğumuz. stüdyo'da oturup sigara içerken keyfe gelinen bir anda okunmuş ve o haliyle milyon kez dinlenmişti. üzerinden uzun zaman geçtikten sonra revize edilip verilmesine rağmen artık hiç kimsenin tekrar dinleyemeyeceği kadar çok dinlendi.
neden peki ? çünkü günah benim eypio ve burak king'in ortak müzik zevkleriyle oluşturdukları, yepyeni bir stille yapılmış, içten bir parçaydı. bir yenilik vaat ediyordu insanlara.
önemli olan tek şey, samimiyet. kimseyi salak yerine koymaya gerek yok. daha iyisini yapmak, sınırları zorlamak dururken "aman abi, aksın para kenara atalım " düşüncesi zarardan başka bir şey getirmez.