bol itiraf

#8724 - bu entryi ortalama 183 saniyede okuyabilirsiniz.
  1. küçük yaşlardan beri hip hop kültüründe üretmeyi çok istedim. küçük yaşlarda salondaki masayı kenara çekip alan açtıktan sonra internet cafe'den çektirdiğim şarkıları vcd player'a takıp break dans yapmaya çalışırdım. o dönemki platonik aşkımın karşısında dans edip onu büyüleyecek ve piç aykut'a yar etmeyecektim. kafamı koltuğun kenarına çarpıp yardıktan sonra "çocukluk işte oynasın" diye sesini çıkarmayan ailemin yasak kaymasıyla dans yüzü görmedim. beceremiyordum da zaten.

    yaşım biraz ilerleyince "rap yaparım ki lan" hevesine bulaştım her yaşıtım gibi. o dönemki platonik aşkıma şarkı yapmaya karar verdim, bu romantizmin karşısında o da eriyecek, piç furkan'dan ayrılıp bana gelecekti. çubuk mikrofonla aldığım ilk kaydı zamanının 3. sınıf ses birleştirme programından free beat üzerine ekleyip dinledim. ayrıntılarını şimdi hatırlamasam da hoşuma gitmişti. artık bir ceza, bir sagopa kajmer olmamın önündeki tek engel internetin kesilmesi olabilirdi. ki kesilmedi. internete yükleyip foruma linkini attım. bir sayfa boyunca şarkımla geçilen taşakları okuyunca kendime söz verdim, bir daha bu işlere bulaşmayacaktım.

    lakin ergenlik, kanım deli akıyor. tahmin edeceğiniz üzere sınıfta da bir platonik aşkım var. gidip konuşmak gibi insanüstü bir eylemi gerçekleştiremezdim hele ki piç ahmet kızın başından ayrılmazken. youtube'dan izlediği graffiti videoları ile iyice gaza gelmiş olan ben sevdiceğimi evine kadar takip edip her gün görebileceği güzel ve boş bir duvar buldum. ustalık eserim olacak o duvara çizmeden önce başka duvarlarda alıştırma yapmalıydım, ne yaptım? kayra da söylüyor: lise birin sonunda duvara yazdık hip hop. gerisi gelmedi. kağıt üzerinde en basit üç boyutlu şekilleri bile yapmaktan acizdim. duvara dümdüz "ezgi seni seviyom" yazmayı da istemediğim için o hip hop yazısıyla jübilemi yaptım.

    zaman ilerledi, lisenin sonlarına doğru yaklaştık. yine platonik aşkım var ama bu farklı değil, aynı kız. tek farkı piç ahmet gitmiş piç can gelmişti. kafamı yarmadan, millete rezil olmadan, çizim yeteneği gerekmeden yapabileceğim en uygun işi bulmuştum. en kısa sürede fl indirip çalışmalara başladım. verdiğim müthiş beat ile saian&karaçalı eşsiz bir parça yapacak, onu gururla 3 senelik aşkıma dinletecektim. sıkı bir çalışmadan sonra birbirini 40 küsür defa tekrar eden dıp tıs ve birçok defa kopyala yapıştır işlemi uygulanmış "dın dın dın dı rı rı dın" benzeri bir piyano melodisini birleştirdim. o dönemki kankama yollayıp "alksfngjdsdaasjfn" benzeri bir tepkiyle karşılaştıktan sonra onu da bıraktım.

    velhasılı kelam hip hop'ta başarılı olmak için çok farklı şey denedim. bu maceramda birçok kişi eşlik etti bana.. cansu, tuğçe, ezgi, piç aykut, piç furkan, piç ahmet, piç can.. isimler değişti ama özneler değişmedi aslında, her zamanki platonik aşklarımdan biri ve kızcağızın götünden ayrılmayan bir piç. gönül isterdi fuat'ın panzeriyle, karaçalı'nın katanasıyla, saian'ın milisleriyle piçleri dümdüz etmeyi ama beceremedim anasını satayım. o değil de ezgi şimdi odtü'de ben hacettepe'de. dj seti alıp çalışmaya mı başlasam? bahar şenliklerinde beni sahnede görünce vurulabilir? he?