iş gücünü karşılamak için resmi ve kontrollü yollarla almanya'ya göç eden, entegrasyonlarını sağlamak için alman hükümeti tarafından ciddi toplumsal çalışmaların yapıldığı türkler ile sınır kapısından elinde bir belge bile olmadan geçen mültecileri nasıl aynı kefeye koyup kıyaslayabilirsin? birkaç nesil sonra türkiye'nin ithal mesut özil'ini veya uğur şahin'ini yetiştirebileceğine inanıyor musun? istiklal'de gasp edilsen fail takibe bile alınamaz çünkü adamın var olduğunu doğrulayan en ufak bir kayıt yok, ikamet yok, kimlik numarası yok.

hidra'nın "bizim yine tuzumuz kuru, senin asıl korkman lazım." dediği nokta da doğru. yahu saçını pembeye boyatan, sahnede etek giyen adamsın ki bununla benim problemim yok. ancak savunduğun mülteciler sence senin bu kılığına hoş görülü yaklaşır mıydı? bunların tekbir getirerek edeceği linç kadıköy'de denk geldiğin lince de benzemez.

"ben türkçe bilmeyen adamlarla ilkokul okudum, onlara türkçe öğrettim" savı da ne sikim bir savdır. senin böyle bir tecrüben oldu diye farsça veya arapça'yı da gayriresmi üçüncü dilimiz mi yapalım? eğer o adamlar eğitim için gittikleri kurumda türkçe öğrenemedilerse bu eğitim sisteminin suçudur.

avrupa'nın da bu arap baharından nasibini almasının kasıtlı bir toplumsal mühendislik çalışması olduğunu düşünüyorum. bir asırdır uyuyan ünlü ressam yeniden uyandırılmaya çalışılıyormuş gibi.

edit: videodaki iki tarafın da kanında eser miktarda uyarıcı madde geziyormuş gibi. herhangi bir sigara çemberinde şu muhabbetin yaşandığına şahit olsam gülmekten konuşamazdım herhalde ak, hidra direkt manik moda bağlamış.