tutarsızlık konulu 140journos belgeseli.
genel olarak ana fikir kreuzberg'in bizzat devlet eli ile gettolaştırılması, berlin duvarının yıkılması sonucu yaşanan demografik değişim, bir yandan göçmenler arası çatışmalar bir yandan da dazlaklara karşı verilen mücadele ve özellikle killa'nın bu süreçteki rolü gibi görünüyor. bunlar klasik 140journos kurgusu ile çok güzel anlatılmış, boe b'nin de es geçilmemiş olması da ayrı şık olmuş. ama tüm bu anlatım tutarsız bir grup üzerinden işlenince bütün samimiyetini kaybetmiş.
kreuzberg ve 36 boys'un hikayesini hepimiz biliyoruz az çok, özellikle 90lı yıllarda oradaki türk vatandaşların yaşadıkları malum. bu açıdan zamanında illegal işlere bulaşılması yanlış olsa da o dönem için kabul edilebilir, çünkü kendilerini bir şekilde koruyabilmek adına maddi bir güç gerek ve bu da bir önceki kuşağın yaptığı gibi fabrika işçiliği ile mümkün değil. fakat; 2020 yılı şartlarında belgeseldeki tiplere baktığımda o eski "mücadeleci" tayfayı göremedim ben. geçmiş zaman fiilleri ile anlatılan illegal işlerin halen kovalandığı (özellikle massaka tarafından) çok belli fakat bu sefer herhangi bir zorunluluktan değil. belli ki kolay para, itibar, lüks arabalar, altın takılar falan tatlı gelmiş. "burada doğan bir çocuğun başka şansı yok" benzeri laflardan da anlaşılıyor ki kimsenin bu düzeni değiştirmeye de niyeti yok, aksine bu yaklaşımla kendi saltanatlarını mümkün olduğunca devam ettirme derdindeler. hal böyle olunca da "almanlar bizi sevmiyor" benzeri cümleler aşırı yavan duruyor, hele ki son model mercedes'de söylendiğinde.
neyse, işin bir de killa boyutu var. kendisini şu "piç kuruları" mevzuundan beri takip etmiyordum fakat videoyu izlerken bir garip bir hal sezdim killa'da. o dillere pelesenk babacan tavır dibine kadar devam fakat etrafındakilerin gazlamasından mıdır yoksa o dönemki adrenalini özlediğinden midir bilinmez hafif bir delüzyon hali var, hücum yeleği ile sokakta gezmeler, kurduğu cümleler, hele ki "olm çok pis polisten kaçtım lan" kısmındaki heyecanı kahkaha attırdı, gereksiz heyecan yaptığı o kadar belli ki. lirikal olarak da bir garip zaten, enteresan bir kafa yaşıyor gibi bu aralar. ayrıca "sen anan" mevzuunu şaka yollu karşılıyor fakat "ben türk'üm, türkler için mücadele ettik babacan" diyen birinin kendini halen türkçe ifade edemiyor oluşunu yadırgarım ben.
videoda en şaşırdığım ve hoşuma giden kısım home studio muhabbeti, adamlar baya baya çekyat döşek üstünde beat yapıp kayıt alıyormuş lan. ben duvarlarında silahların kılıçların asılı olduğu, hemen yanında boks ringinin olduğu bir yer hayal etmiştim halbuki, acayip samimi bir ortam varmış meğerse. neyse en azından fight kulüp 2'nin miksinin neden kötü olduğu anlaşılmış oldu böylece, rocky bildiğin apple kulaklıkla çalışıyormuş.*
genel olarak ana fikir kreuzberg'in bizzat devlet eli ile gettolaştırılması, berlin duvarının yıkılması sonucu yaşanan demografik değişim, bir yandan göçmenler arası çatışmalar bir yandan da dazlaklara karşı verilen mücadele ve özellikle killa'nın bu süreçteki rolü gibi görünüyor. bunlar klasik 140journos kurgusu ile çok güzel anlatılmış, boe b'nin de es geçilmemiş olması da ayrı şık olmuş. ama tüm bu anlatım tutarsız bir grup üzerinden işlenince bütün samimiyetini kaybetmiş.
kreuzberg ve 36 boys'un hikayesini hepimiz biliyoruz az çok, özellikle 90lı yıllarda oradaki türk vatandaşların yaşadıkları malum. bu açıdan zamanında illegal işlere bulaşılması yanlış olsa da o dönem için kabul edilebilir, çünkü kendilerini bir şekilde koruyabilmek adına maddi bir güç gerek ve bu da bir önceki kuşağın yaptığı gibi fabrika işçiliği ile mümkün değil. fakat; 2020 yılı şartlarında belgeseldeki tiplere baktığımda o eski "mücadeleci" tayfayı göremedim ben. geçmiş zaman fiilleri ile anlatılan illegal işlerin halen kovalandığı (özellikle massaka tarafından) çok belli fakat bu sefer herhangi bir zorunluluktan değil. belli ki kolay para, itibar, lüks arabalar, altın takılar falan tatlı gelmiş. "burada doğan bir çocuğun başka şansı yok" benzeri laflardan da anlaşılıyor ki kimsenin bu düzeni değiştirmeye de niyeti yok, aksine bu yaklaşımla kendi saltanatlarını mümkün olduğunca devam ettirme derdindeler. hal böyle olunca da "almanlar bizi sevmiyor" benzeri cümleler aşırı yavan duruyor, hele ki son model mercedes'de söylendiğinde.
neyse, işin bir de killa boyutu var. kendisini şu "piç kuruları" mevzuundan beri takip etmiyordum fakat videoyu izlerken bir garip bir hal sezdim killa'da. o dillere pelesenk babacan tavır dibine kadar devam fakat etrafındakilerin gazlamasından mıdır yoksa o dönemki adrenalini özlediğinden midir bilinmez hafif bir delüzyon hali var, hücum yeleği ile sokakta gezmeler, kurduğu cümleler, hele ki "olm çok pis polisten kaçtım lan" kısmındaki heyecanı kahkaha attırdı, gereksiz heyecan yaptığı o kadar belli ki. lirikal olarak da bir garip zaten, enteresan bir kafa yaşıyor gibi bu aralar. ayrıca "sen anan" mevzuunu şaka yollu karşılıyor fakat "ben türk'üm, türkler için mücadele ettik babacan" diyen birinin kendini halen türkçe ifade edemiyor oluşunu yadırgarım ben.
videoda en şaşırdığım ve hoşuma giden kısım home studio muhabbeti, adamlar baya baya çekyat döşek üstünde beat yapıp kayıt alıyormuş lan. ben duvarlarında silahların kılıçların asılı olduğu, hemen yanında boks ringinin olduğu bir yer hayal etmiştim halbuki, acayip samimi bir ortam varmış meğerse. neyse en azından fight kulüp 2'nin miksinin neden kötü olduğu anlaşılmış oldu böylece, rocky bildiğin apple kulaklıkla çalışıyormuş.*
