ab-ı nafi

#28569 - bu entryi ortalama 376 saniyede okuyabilirsiniz.
  1. Ceza'nın, hayatını; yaşamından müşahhas misallerle aktardığı "gelsin hayat bildiği gibi" parçasının aksine, doğrusal bir çizgide icmal ettiği parçasıdır.

    Önceden ben tektim, (Devamındaki mısralardan da anlayacağımız üzere bu teklik, bir bebeğin dünyaya karşı şaşkınlık durumudur. İnsanın dünyaya en yabancı olduğu, dünyada tüm varlığa karşı tek mücadele halinde olduğu zamandır. Soğuk, sıcak, rüzgar, ses, ışık sanki her şey sanki sadece kendisine hücum halindedir. Büyüdükçe körelen hayret duygusunun en üst derecede olduğu zamandır bebeklik dönemi. Sanki dış nesnelerle bütün irtibat sadece kendi ile arasındadır.)

    Öncesinde bir melektim. (Ve pek tabi ki bu bebeklik dönemi insanın en saf olduğu dönemdir. Henüz kötülükle tanışılmamıştır. Bu da melek kelimesiyle ifade edilmiştir.)

    Hep önümde bir şua ve nurdu var olan, bebektim. (Henüz görülen aydınlıktır, geleceğe karşı kaygı oluşmamıştır, dünyanın kirli telaşından üzerine pay düşmemiştir. Ve nihayet şair mısraların buraya kadarki kısmına ithafen 'bebektim' demiştir.)

    Her tarafta tarlalar var hep çiçekli, ben de ektim. (Ancak "döndükçe dünya beklemek zarar"dır. O da bunu keşfetmiş, herkesin bir çiçek ektiğini görmüş ve dünyanın bir meta alanı olarak görüldüğüne kani olmuştur, çünkü "hayatın emri: hep koş!"tur, bu baskı dolayısıyla bu gelişime mecburi katkı sağlama gereğine tabi olmuş ve o da bir tohum ekmiştir.)

    Artık suları beklemek gerekti benim için. (Ama "boş durmak boş koşmaktan yararlı"dır. Tohumu ektikten sonra geriye kalan suları beklemektir. Ne de olsa gayret insandan tevkif Allah'tandır, elden gelen yapıldıktan sonra geriye kalan hiçbir zaman muayyen olmayan neticeyi beklemektir.)

    Düşman edinip düşman olmamak gerekti bunun için. (Belli bir başarıya ulaşan her insanın karşısına çok gecikmeden düşmanlar çıkar. Zaten düşmanın yoksa, hayatta hiç başarılı olamadın demektir. Ancak düşman edinmek başarılı olmanın kaçınılmaz bir neticesi olduğu kadar, düşman olmamak da başarılı olmanın bir şartıdır. Zira başarınızı kıskanıp sizi engellemek için arkanızdan bacaklarınıza asılacak bir çok kimse olacaktır, ama her arkanızdan yapışana yüzünüzü dönüp uğraşacak olursanız, kendinizi ilerlemekte olduğunuz yoldan da döndürmüş olursunuz. Bu yüzden ektiğiniz tohumun çiçek olması uğruna beklediğiniz suyun gelmesi için düşman edinseniz de düşman olmamanız gerekir.)

    Ben köstebektim; yoktum ortalarda, yurdum yerdi. (Şair içine kapanık dönemleri vurgulamıştır,)
    Ve saklanırdım en derinde, katlanırdım her bir derde ve her bir çileye. (Bir yayında da öğrendiğimiz üzere Ceza içine kapanık olduğu bu dönemler kendisine yapılan haksızlıklara ses çıkaramazdı, derde katlanmanın gereği de bu suskunluktur. "Hep 'çeken bilir' demişler; çeken ise susmuş, hep konuşmuş çekmeyen kim varsa.")

    Yeryüzündeyim, güneş de benle. (Ama artık "Anlatsın bilen kimse!". Yine çıktığı bir programda öğrendiğimize göre rap Ceza'nın kendini dışavurum, kendini ifade aracıdır. Konuya müteallik olarak bir şarkısında da "Ben yazdıkça açıldım" sözünün geçtiğini biliyoruz. Evet, Ceza artık mikrofonu eline alarak bir köstebek olduğu, yurdum dediği 'yer'den çıkmıştır. Artık rap'iyle yeryüzündedir, ve çok geçmeden güneşi de -ün- görmüştür.)

    Kamaştı gözlerim, bu bedenim hep savaştı. Gölgemin arkasında görkemim kaldı. (Elbette güneşinde sıkıntılı yanları vardı, önce bir görkem getirmiştir ama sonra onu da gölge de bırakmıştır. Şair kamaşan gözlerine rağmen savaşmıştır.)

    Ben bir kuştum artık, güneşle arama perde, Geceyle aramız iyiydi bence. (Geceyle arası zaten iyi olan şair için kendisiyle güneşin arasına perde girmesi bir düşüşe sebep olmaz. Yerden kurtulup yeryüzüne çıkan şair, artık gök yüzünde bir kuştur.)

    Kanatlarımdı rüzgar, bu gönlümdeyse aşk var, akılsa donmuş. Bir yunustum buz tutan denizlerin dibinde suskun. Oltalar ve ağlar birer mayın gibi. Bir çığlık duydum sanki yapmayın demiş gibi deniz de ağlar. (Oltalar ve ağlar denizdeki yunus için ne ise, ünü yakalamış bir sanatçı için de bu iftira ve karalama vb türünden şeylerdir. Tuzak türünden ağ ve oltalar avın bir balık olduğu durumda nasıl en geçerli malzeme ise, itibarı hakkıyla kazanmış birine karşı da iftira zaruri bir silahtır. Muhtemelen sanatçının -bir önceki mısralarda ünle imgelenen- güneşle arasına perde sokan da bu silahtır. Ancak sanatçı "kanatlarımdı rüzgar" diyerek kendisini ihya edenin rap'inin getirdiği ün değil, direk rap'i olduğunu söylemiştir. Çünkü o bunu 'gönlündeki aşk'la yapıyordur, dolayısıyla menfaati için rüzgardan bir uçuş ummak yerine, direk olarak sadece kanatların çırpışı da gönüldeki aşkı tatmin etmeye kafidir. Nitekim sanatçı, zaten bu aşkın tatmininden başka çıkar aramamanın kanaatkarlığından dolayı kendisini hala düşüşte görmemektedir ve en son denize açılmışken bir sonraki mısralarda direk kendisi bir okyanus olarak devam ediyordur.)

    Ben bir okyanustum, şimdi yağmur oldum, orman oldum. Bir kuş oldum, akrep oldum, oğlak oldum, yaprak oldum, insan oldum. (Bütün bu unsurlar da ayrı bir imge aramak yerine hepsinin toplamında dünyanın envai çeşit derdinin tecrübesinin görüldüğü beyanının yattığını anlayabiliriz. Ve yahut daha geniş bir yorumla bir şair hayatında epey sık bir müracaat noktası olan teşbih sanatında nesnelerle kurulan empati biçimine atıf olarak da düşünebiliriz.)

    Ben de yandım, ben de ağladım bir boşluktaydım. (Ve işte bu hayatta, hatta herhangi bir hayatta, ve hatta belki her hayatta olan bir "çıkmaz" Boşluk! Menşei idrak edilememiş dertler, gayesi çözülememiş bir cereyan. Ağlamak ve boşluk, belki de hayatın en kısa özeti bu.)

    Ve ben de toprak oldum. (Ve son. "Bebektim" ile başlayan şiir "toprak oldum" ile bitirilmiştir. Yeraltından kötebek olarak yeryüzüne çıktığımız, gökyüzünde kuş olduğumuz, denizde yunus olduğumuz serüvenin sonunda yine yeraltına vardık. Şiirin son mısrası bir öngörü olarak devam etmesine rağmen kesinliğine vurgu yapmak amacıyla görülen geçmiş zaman ekiyle bitirilmiş. Her tarafı çiçekli görüp biz de bir tohum ekelim dedik ektik, aradan çok sular aktı, topraktan çiçek gelecek diye beklerken biz toprağa vardık. Demek ki "Toplumca bereket beklenen toprağa gideceğiz biz er geç.")

    tenkidi nazar

    8/2/2015 04:29 ~
        heart_plus : 7 stat_minus_2 : 0