gönlümün locasındaki ceset

#124667 - bu entryi ortalama 101 saniyede okuyabilirsiniz.
  1. Parçayı her dinlediğimde aklıma arada efkar dağıtıp içtiğim tepe yer geliyor. Orası tam şehir manzarası olan, aynı filmlerdeki gençlerin buluşup liseli muhabbeti çevirdiği gizli bir yer vardır ya öyle bir yer.

    Parça duygusal anlamda etkilenebilecek bir parça değil, zaten köst nakarat arka vokalde arabeskle dalga geçiyor.

    Ama...

    Albüm yeni çıktığında imza gününe katılmış, hemen CD'sinden kopyalayıp parçaları mp3'e atmıştım. Tam o zamanlarda kızılay'dan sıhhiye'ye doğru yürüdüğüm gece 8 sularında birden bu parça denk geldi. Şehrin içinde aslında ne kadar küçük bir parçayım diye içimden geçirdim. Zaten o taraflara doğru ilerledikçe insanların yüzleri değişiyor, konuşmaları değişiyor, genel atmosfer değişiyor. Buralar benim büyüdüğüm yerler gibi değildi, ankara'nın bir de bu kısmı vardı. Kaderin cilvesi oralardan çıkan bir adamı mp3'ümde dinliyordum.

    Tam anlamıyla farklı şeylerin de olduğunu farkettiğimde "ilacını vereyim-tokmakla" kısmı denk gelmiş, pavyonların başkenti Ankara'da daha da farklı şeylerin olduğunun farkına bir kez daha varmıştım. Sonrası da akla sarı tutku gelinir gülünür falan.

    Bir şehirde kaybolmanın tadını En son Patron-Değirmen dinledikten aylar (belki de yıllar) sonra aldım.

    Nitekim parça hakkında yapılabilecek çok da bir yorum yok. Albümün genelinde olduğu gibi Saian sayesinde dinlemeye başlayıp 3-4 ay sonra köst vörslerini deli gibi bekler hale geldim. Bu adam hiphopun ilk çıktığı yıllardaki kafada olan bir adam. Onlar hiçbir şeyi umursamıyorlar. Tam anlamıyla rapi en hırçın haliyle yapıyorlar. Hangi adam piyasada "sokayım götüne 26.maddeni" diyebiliyor?

    Zaten grubun sloganı da bunu açık ve net açıklıyor.

    "Koşullarla uzlaşmak istemiyoruz."



    anonim

    9/2/2018 21:06
        heart_plus : 2 stat_minus_2 : 0