sizce adam masum mu?
"yüzüm maskeliydi, yalnız aynalarda görünürdü maskem. o zamanlar yok gibiydim"
ilk bakışta bi yalnızlık, kendisini toplumdan soyutlama cümlesi gibi görünürken, şarkının sonunda bu cümle benim için "maske"'nin kendisinin ikinci kişiliği haline büründü. bahsettiği maske iç yüzüydü ve o zamanlar iç yüzü dışa vurumu yaşamış ve kendisini içeri kapatmıştı.
"yoksunlukla tanışık, öfkeyle barışıktım"
Yoksunluk sendromu; bir ilaca ya da maddeye olan fizyolojik adaptasyon demektir. İlacın ya da maddenin yokluğunda, şiddetli krizlere neden olabilir. Öfke krizleri nedeniyle adamımız bu sorguda olabilir.
"13 yerinden mi bıçaklanmış sen emin misin?"
nasıl bi masum, kurbanın kaç yerinden bıçaklandığı sayısına takılır ki? belli ki geçirdiği öfke krizinin bu denli büyük olmasının şaşkınlığıyla böyle bir soru yöneltiyor.
"hayatın anlamını anlamama saniyeler vardı. geldiniz, aydınlanma ayinimi böldünüz."
belki de adamımız bir ilaç yüzünden değil de sadece olumsuz psikolojik durumlar yüzünden bu noktadaydı ve aydınlanma ayini diye kastettiği şey de ölüm ile her şeyin sonlandığı ve yaşamanın değeri üzerine hayatı sorgulamasıydı. fakat sorgulamasını yapamadan kendisini daha ağır bir psikolojik baskı içerisinde buldu.
sanmayın ki sözlerimde en küçük yalan var ama ben de bilmiyorum neden ellerimde kan var
"yüzüm maskeliydi, yalnız aynalarda görünürdü maskem. o zamanlar yok gibiydim"
ilk bakışta bi yalnızlık, kendisini toplumdan soyutlama cümlesi gibi görünürken, şarkının sonunda bu cümle benim için "maske"'nin kendisinin ikinci kişiliği haline büründü. bahsettiği maske iç yüzüydü ve o zamanlar iç yüzü dışa vurumu yaşamış ve kendisini içeri kapatmıştı.
"yoksunlukla tanışık, öfkeyle barışıktım"
Yoksunluk sendromu; bir ilaca ya da maddeye olan fizyolojik adaptasyon demektir. İlacın ya da maddenin yokluğunda, şiddetli krizlere neden olabilir. Öfke krizleri nedeniyle adamımız bu sorguda olabilir.
"13 yerinden mi bıçaklanmış sen emin misin?"
nasıl bi masum, kurbanın kaç yerinden bıçaklandığı sayısına takılır ki? belli ki geçirdiği öfke krizinin bu denli büyük olmasının şaşkınlığıyla böyle bir soru yöneltiyor.
"hayatın anlamını anlamama saniyeler vardı. geldiniz, aydınlanma ayinimi böldünüz."
belki de adamımız bir ilaç yüzünden değil de sadece olumsuz psikolojik durumlar yüzünden bu noktadaydı ve aydınlanma ayini diye kastettiği şey de ölüm ile her şeyin sonlandığı ve yaşamanın değeri üzerine hayatı sorgulamasıydı. fakat sorgulamasını yapamadan kendisini daha ağır bir psikolojik baskı içerisinde buldu.
sanmayın ki sözlerimde en küçük yalan var ama ben de bilmiyorum neden ellerimde kan var
