ihtiyar heyeti

#111006 - bu entryi ortalama 91 saniyede okuyabilirsiniz.
  1. ömrü hayatımda beynimi yıkayabilmiş bir şey varsa şayet o da bu albümdür.

    nasıl olmasın ki? tam 14 sene önceydi. 12-13 yaşlarımdaydım. daha çocuktum. ihtiyar heyeti'ni dinliyordum ve çevremdeki hiçkimsenin bilmediği bir kanaldan ilahi mesajlar alıyormuşçasına mutluydum. heyecanlıydım. adli silahsız kuvvetler, politik silahsız kuvvetler, bürokratik, akademik silahsız kuvvetler düşmanı yok etmek, iradesini çökertmek ve ayağa kalkamaz hale getirmek üzere tüm güçlerini seferber ediyordu. ilk emir "oku!" değil, "marş, marş!"'tı.

    pes etmek yoktu, dış ses sürekli telkin ediyordu:

    --spoiler--
    you are a fighter, you fight;
    you must fight!
    --spoiler--

    underground diye bir yer vardı. sahtiyan'la birlikte orda kim var diye ben de düşünüyordum geceleri artık, özgür ama bir o kadar kaderciydim de; çünkü hayat tek eksiği silgi olan bir kurşun kaleme benziyordu ve insanlar kendileri yazdığını zannetmekteydi kaderi, ama ben gerçeği biliyordum. gelecekten ümitliydim daima; her şey bir öyle ya da böyle bir nihayete varacak olsa da baharı tadamayan çiçek olmazdı, olmayacaktı.

    içimdeki tabuları yıkan adama "hoşgeldin" diyordum tabular üstüme geldiğinde, ceza; sagopa ve diğerleri üstadım değildi, ya da birer rapstar. öz abilerimdi. dedim ya, dünya koca bir mekandı, acımasızdı. ben de henüz küçük bir çocuktum sadece. öğretmenler de katildi. ilahi mesajları bana ileten kanalı; ve onun rap adını verdikleri frekansını artık seviyordum. insanın saltanatın hakimlerine sesini duyurması için bu kanalı kullanabileceğini öğrenmiştim ve bunun güzel bir yol olduğunu düşünmeye başlamıştım.

    localistik sömürü yıkılacaktı. silahsız kuvvetler yoldaydı.

    &booyaka

    17/8/2017 07:17 ~
        heart_plus : 5 stat_minus_2 : 0