#74426 - bu entryi ortalama 479 saniyede okuyabilirsiniz.
baştan aşağı efsanevi bir albümdür. bahsini etmeye gerek olmasa da edeceğim arkadaş. aslında bu kabahat hepimizin. ready to die, illmatic gibi albümlerin edildiği kadar hiç bir zaman bahisi edilmese de onlardan aşağı bir albüm değildir. aksine gelmiş geçmiş en etkili hip hop albümlerinden biri olarak görülür. bir çok sıkı wu tang clan takipçisi bu albümün yukarda adlarını saydığım ve onlara benzeyen diğer kült ve klasik albümlerden daha iyi olduğu görüşündedir ve bu mantık ilkelerine dayanmayan bir görüş değildir. ciddi manada bu albümün onlardan iyi olmasını savunmak aslında bizzat mantık ve akıl ilkelerine dayanır. göz, nizam var sonuçta değil mi ? bu albüm bir klasik.
şimdi albümü açıyoruz. bizi bring da ruckus adlı bir hardcore hip hop klasiği karşılıyor. sakin ve sebatlı bir görünüm teşkil etmemize rağmen bir anda "tehlikeli ve kaos dolu" bir ortamın içine dahil oluveriyormuşuzcasına hırçınlaşıp etrafa küfürler sallıyor ve beynimizde sinsi planlar kuruveriyoruz. parçayı açmadan önceki "hiç bir problem yok birader" durumumuz bir anda kendisini aksi haline çevirmekle kalmayıp bizi asi ve tehlikeli bir serseriye dönüştürüyor.
ardından gelen parça... evet. shame on a nigga adlı eğlenceli ve pozitif bir tema bize eşlik ediyor. az evvel ki şeklimiz bir anda yerle bir oluyor. yerini keyifli ve absürt, sempatik hareketler sergileyen adama bırakıyor. bir anda "shame on a nigga!" diye söylenmeye ve işin özü yerimizde duramamaya başlıyoruz. keyiflenip kendimizi iyi hissediyoruz. özgüvenimiz ve façamız bir anda zirveye yükseliyor. ayrıca ol dirty bastard'ın söylem biçimine de gülmeden edemiyoruz. ulan kahrolası herif. tam bir manyak olması onu özgün kılıyor.
ve sonra clan in da front'un melodilerini duymaya başlıyoruz. rza'nın parçanın başındaki intro'su açıkcası tarihin en iyilerinden birini temsil ediyor şahsımca. ayrıca ardından neredeyse tam aksi açıyla değişen melodi ile beraber gza'nın verse girişi de bize şaşkınlık veriyor. duygusal biçimimiz bir anda aynı şekilde ilk parçadaki hale dönüşüyor. bir anda her şeyin güllük gülistanlık olmadığını kafamıza yerleştirmek ile beraber hayatımız adına bir çıkarımda bulunup "bu böyle olmaz" diyip bir kaç adım atıyoruz hayatımızın şekillenişi üzerine.
devamında Wu-Tang: 7th Chamber'in uzun metrajlı intro'su kulak zarımıza ilişiyor. Raekwon, Method Man, Ghostface Killah, U-God, Inspectah Deck'in paso konuştuğunu duyuyoruz. bir muhabbet içindeler. intro'su bittikten sonra aynı şekilde tam hardcore hip hop desenine uygun bir melodiyle beraber the chef bir anda verse'ye giriyor. kulaklarımıza dokunuyor ve kendisi ile beraber diğer emcee'ler bizi ihanete uğramışızcasına dolduruyor ve planlar kurdurtuyor deyim yerindeyse. biz de boyun eğiyoruz tabi. ayrıca ol dirty bastard'ın bu seferki söyleyiş biçimi bizi güldürtmüyor. çünkü bu sefer ki komik değil aksine sarkastik bir hal sergiliyor odb.
sonrasında can it be all so simple şaheserliğin tanımını bize yapıyor. duygusallık ve karamsarlık arasında gidip gelen bu parça çok değişik bir hissiyat sunuyor insana. bunun nedeni elbette rza'nın oldukça özenle ve üzerine düşerek yaptığı altyapıdan başka bir şey değil. parçaya okuyan ghostface killah ve raekwon hiç konuşmasa bile gene aynı şeyleri hissettirirdi herhalde bu parça bizlere.
devamında da mystery of chessboxin adlı wu tang clan'in belki de en kaliteli parçasına tanık oluyoruz.
bir anda boş siniriyle hareket eden ve salak adam halinden çok uzak, aksine kazanmak için stratejist hareketlerle ilerleyen general, komutan, asker oluyoruz. üzerimizde siyah deri ceket ve cebimizde 9 milimetre oluyor. adından da anlaşılabileceği gibi önümüzde bir anda satranç tahtası oluşuyor ve rakibi alt etmek için çaba sarfetmeye koyuluyoruz. zeka sınırlarımızın en diplerinde volta atıyoruz. dahiliğin son seviyesine erişiyoruz.
Wu-Tang Clan Aint Nuthing ta Fuck Wit mi ? ulan bu parça işte çok orantılı şeyler hissettiriyor adama, ölçütü aynı. resmen komple bir övüntü bu eser. sanki bir tehlikeli ve ehli olmayan bir tayfanın mensubuyuz ve elalemi beef'e çağırıyoruz. korkusuzluğun ve kaosun tanımını yapıyoruz. bize çatanları harcıyoruz. çatmayı düşünenleri de meydana çağırıyoruz. onların da gücümüze tanık olduğunu görüp geri yapacaklarını biliyoruz. abartılı bir enerjiyle yenilememenin varlığını millete kanıtlıyoruz.
ve evet. şu meşhur parça. wu tang clan'in en bilinen parçasıdır kanaatimce bu cream. bunun da teması aynı şekil üstteki gibi çok keskin şeyler ve bağlantılı şeyler hissettiriyor adama. kısacası bahsetmek gerekirse ufaklığımızda yaşadığımız boktanlıkları ve bazı eğlencelimsi anları hatırlıyoruz. hepsinin tek bir amaç için yapıldığının farkına varıyoruz. kötü şeyler yaşamışız. her kış aynı kıyafetleri giymişiz. yaşam bize iyi şeyler sunmakta oldukça direnmiş fakat buna rağmen hiç bir zaman kardeşlerimizi satmamışız ve sonunda kahrolası hayattan istediğimizi almışız. masamızda şampanyalar ve paralar dolu. altımızda arabalar var. çok çekmişiz ve sonunda istediklerimizi almışız. geçmişi muzip bir hüzün, sinir ve özlemle anmamıza rağmen güncel durumumuzun çok iyi şeyler vadettiğinin farkındayız. çünkü geçmişteki gibi parasız, çulsuz ve umutsuzluğun arasında değiliz aksine bunların tam tersi vaziyetteyiz.
ardından bizzat meth'e özel yapılmış bir parçayı duyuyoruz. parçanın adı da zaten method man. intro'da o zamanlar çok çirkin olan gza konuşuyor, ulan adam cidden çirkinmiş gerçi stilinden kaynaklı, kendisine uzun saç değil kısa saç yakışıyor arkadaş. her neyse. gza'nın sonrasında method man "M-E-T, H-O-D, Man" diye ötmeye başlıyor. bir anda onun ritmiyle beraber bizde demeye başlıyoruz. kafamızdaki bandaja sıkıştırılık sigaralar gözümüze kadar uzanıyor. oda duman altı bir vaziyet alıyor. eğleniyoruz. eğlenmemek için hiç bir bahanemiz yok. sonunda rza ve gfk'nın da outro'suyla beraber bu mükemmel işin sonuna geliyoruz. öksürük sesleriyle öksürürken diğer parçaya geçiyoruz.
o parça da protect ya neck. ulan şimdi bir öncekinde eğleniyorduk. şuan başka bir temaya giriş yapacağız. istemesekte ruhsal durumumuz değişmek zorunda çünkü. bunu bize sunan bizzat o parçanın içeriği. method man'ın "watch ya step kid" söylemlerini duyuyoruz. bir lider edasına bürünüyoruz. sokak sanatı ve dövüş ile ilgili oldukça büyük bir birikimi olan bir adam oluveriyoruz ve çaylakları bizi dinlemeye davet ediyoruz. tüm verse'lerde geniş çaplı bilgimizi daha da pekiştiriyoruz.
dahasında tearz'ı dinlemeye başlıyoruz. parçanın genel olarak bedeni üzücü duygulara teslim eden ve öğütleyici bir teması var. zaten parçanın klasik bir "ne ekersen onu biçersin" dersi vermeye çalıştığı da çok açık. bizlere trajik hikayeler anlatıyorlar ve bizde kendimizi bu hikayeleri yaşamışcasına içinde buluyoruz.
ve bu sefer Wu-Tang: 7th Chamber Pt. II'yi işitiyoruz. altyapı hariç çoğu şeyi birbirine benzer zaten bu parçanın ilkine oranla bir çok şeyi. adı üstünde ikinci partisi zaten. ama bundan da bahis etmek gerekirse bu parça insana kesinlikle dahil olmak istemese de artık tüm şartların buna zorladığı bir savaş ortamına girişi temsil ediyor denilebilir. son kozlarımızı kullanıyoruz. istemesekte savaşmak mecburiyetindeyiz. bunları önceden de gördük ama çaresi yok. düşünmemiz gereken tek şey bundan sağ kurtulmak.
ardından Method Man Skunk Mix'e geçiyoruz. bu parçadan pek bahis etmeye gerek yok açıkcası. çünkü method man'ın farklı bir remix versiyonu sadece.
ve son olarak Conclusion adlı çıkış işini duyarak bu şaheser eserin sonuna gelmiş bulunuyoruz. bir diyaloğa tanık olduktan bir müddet sonra rza'nın "You best protect ya neck" cümlesini duyuyoruz ve ayrılıyoruz.
kısacası albüm boyunca bir çok hissiyat ve duygu değişimine tanık ettik. işte bir albümün açıklılığı ancak bu şekilde tasvir edilebilirdi. rza'nın alt yapıları ve diğer wu tang clan'ın mc olarak görev yapan şahıslarının da birleşimiyle bir klasikliği işitmiş olup bir çok yönden kendimize bir sürü şey kattık ve bunu sadece ortalama 1 saat bir sürede gerçekleştirdik. ne diyelim. hepsinin eline koluna sağlık. belirtmem gerekir ki ayrıyetten bu albümü dinlememiş olanlar çok eksik kalır. çünkü doksanların ve hip hop tarihinin ve komple müzik endüstrisinin en büyük eserlerinden biri. her hangi bir albüme taraftar olmayı sevenler yüzünden göz ardı ediliyorsa eğer kesinlikle çok açık bir biçimde bunu haketmiyor.